Episode Transcript
[00:00:00] Speaker A: Sınır etkisinden sesimizi duyurabildiğimiz herkese merhabalar. Ben Kader. Bugün sizlerle birlikte bir konuğumuz var. Suriye'deki insan hakları mücadelesi denilince akla gelen ilk isimlerden biri olan Taha El Gazi bizimle birlikte. Taha Hocam hem bir insan hakları savunucusu hem de Suriyeliler konusunda yıllardır özveriyle çalışan bir aktivist. Bugün Türkiye'de ve dünyada merak edilen önemli bir konuyu ele alacağız.
[00:00:35] Speaker B: Ayna Beledi, podcast.
[00:00:37] Speaker C: Tabii ki de yani hani şu an bir savaş ortamı yok en azından diyebiliyor muyuz?
[00:00:42] Speaker B: Ya şimdi şöyle, tabii ki savaş ortamı kalmadı. Suriye'nin büyük bir kısmı coğrafyasında ama savaş cebherlerde, bölgelerde zaten mevcut. Şu an Özgür Suriye Ordusu ve YPK bölgesinde, o çatışma bölgesinde de savaş mevcut şu an.
Aynı zamanda da diyelim ki işte yeryüzünün doğu tarafında da savaşlar şu an devam ediyor.
[00:01:02] Speaker C: O zaman güvenlik konusunda aslında biraz daha bir soru işareti var hala.
[00:01:06] Speaker B: Ama ortada büyük bir soru işareti var. Yani şimdi Birleşmiş Milletin raporu ortada. Hatta diyelim ki Türkiye'deki iktidar olsun, bazı muhalefet. Bizim Türkiye'deki yetkililer de siyasiye gidiyorlar ki biz insanları doğrudan gönderemezdik. Zaten şu an oradan müsait değil.
Yani en azından en azından diyelim ki bir yıl, iki yıl. Bu bir. İkincisi, Suriye'nin gidişiyle alakalı bazı yetkililerin bazı açıklamaları geldi.
İşte diyorum ki İçişler Bakanlığı ya da Ticaret Bakanlığından, bu eğitim yılının bitmesinden itibaren, yani Temmuz ayından itibaren Suriye'de sayılmacılarının gelişi hızlanacak. Şimdi ben bu açıklamayı aslında doğru görmüyorum.
Çünkü yarın, öbür gün Temmuz ayı gelirse, halkımız, Türk halkımız bakanlıklardan böyle duyuyorlar ya, işte Temmuz ayında Suriye'nin gelişi hızlanacak. Peki, buradaki sürü yazı sığınmacı ayrı gitmezse, o zaman ne olacak? Yarın şöyle büyük bir ortam infiale gelecek. Niye gitmediniz? Hani Temmuz ayında geleceksiniz de? Hani okullarda bekliyoruz da? O da var hocam.
Ya şimdi konu 14 yılı 6 aya, 5 aya bağlamak mantıklı değil. 14 yıldan bahsediyoruz biz hocam.
[00:02:11] Speaker C: Bunun büyük bir inşa süreci gerekiyor zaten.
[00:02:14] Speaker B: Onun yanında da şu var. Şimdi Türkiye'ye sığınan hep Suriyeli sığınmacılar, hepsi mi Şamlı, hepsi mi Halepli?
Şunu unutmamız gerekiyor.
Bir kısmı Hasake, Pamişli, Raqqa, Deir ez-Zor'den o bölgede de şu an YPK.
Yani bu insanların buraya gelmesi YPK'nin aslından kaçmaları nedeniyle.
Biz bu insanı nereye gönderiyoruz? Hâlâ daha o bölge temizlenmedi. Hâlâ daha o bölge özgürlüğe kavuşmadı. Hâlâ o bölge unutuldu, yalnız bırakıldı.
[00:02:43] Speaker C: Şu an bir şeyler yapılmıyor oralara değil mi?
[00:02:46] Speaker B: Şu an bir siyasi anlaşma noktasına geliyorlar, bir de çatışma devam ediyor. Özgür Suriyordusu ve YPK diyelim ki o bölgede.
[00:02:54] Speaker C: Ama yine oralarda ben hani fotoğraflardan ve videolardan gördüğüm kadarıyla bahsediyorum, oralarda yine yerle bir olmuş durumda.
[00:03:01] Speaker B: Yerle birlikte yani çoğu mahalleler, köyler maalesef yerle birlikte oldu hocam.
[00:03:06] Speaker C: Burayı aslında bununla birlikte yani çoğu bölgeden bahsettiğimiz yerlerde yerle bir olmuş diyoruz. Yani bir maloz yığını görüyoruz Suriye'nin çoğu %70'inde diyebilir miyiz?
[00:03:16] Speaker B: Diyebiliriz.
[00:03:17] Speaker C: %70'Inde bir maloz yığını var ve bu yığının ortadan kaldırılması sadece bir zaman.
[00:03:23] Speaker B: Hocam en azından bir üç yıl, dört yıl sadece o şeylerin kalkması zaman alabilir. Biz inşa eğilmesinden bahsetmiyoruz. O yıkımların kalkması. Yani şimdi bazı insanlar köylerine dönerken, mahallenin dönerken, işte evleri yerle birlikte olurken o yıkım altında bazı insanların cesedleri, gemikleri çıkıyor. O da bir hastalık ortamı aslında. Durum o kadar pembe gibi görünmüyor hocam. Hani bize görseller arasında o kadar değil.
[00:03:49] Speaker C: Oranın güzel bir plana ihtiyacı var bence aslında hocam. Yani ben bir şehir plancısı olarak da olaya bakıyorum. O yüzden diyorum hani bu dışarıdan, uzaktan bakınca %70'i yıkık bir ülkede, bir bölgede.
Oranın bir güzel bir temizlenip, güzel bir 5 yıllık, 10 yıllık planla, şehir planlamasıyla aslında hem altyapısının hem şehir planlamasının hem de o şehrin olması gerektiği dediğiniz gibi bu sağlık yönünden işte bu ölülerin kemikleri, işte hastalıklar, yani ne bilmediğimiz belki milyonlar kimyasal silahların kullanımı mesela bunların hepsinin düşünülüp ona göre hareket edip bir planla ilerlenmesi gerekmektedir.
[00:04:31] Speaker B: Yani farklı taraflarla olması gerekiyor. Birincisi şu an geçici hükümetle, Şam'daki geçici hükümetle. İkincisi taraf Suriye'deki sevip toplum kuruluşlar ve diyelim ki işte bu konuyla kurulan kurumlarla. İkincisi de uluslararası YMQ kurumlar çok önemli. Ortam o kadar dediğim gibi yani bize gelen gösteriler gibi değil.
Şunu da aslında tespit edebiliriz yani teyit olarak. 8 Ağlıktan itibaren bugüne kadar yıllardır Suriye'nin küzeyinde bulunan çadır kamplanına kim döndü hocam?
Kimse dönmedi.
Herkes diyor ki Türkiye'deki Suriye'de sıyrılmacılar dönsünler. Ya diyelim ki başka ülkelerde bulunan Ordun'da, Lübnan'da oradaki mülteciler dönsünler. Tamam.
Ama şu soruda biz dönmeden önce soruyu sorabiliriz.
Çalıda yaşayan insan 10 yıldır beri, 14 yıldır beri çalıda yaşayan çocukları bu soğuk içerisinde tutan maalesef.
Niye dönmedi o zaman evine? Bir de o dönmediyse... O dönmezse ben nasıl döneceğim? Ben nasıl döneceğim? Demek ki o aslında gördü ki yer, Vaki olarak mümkün değil bir önmesi hocam. Ev yok, işsizlik oranı gidip gidip artıyor. Bir de şu var, ekonomi olarak o çok önemli. Şimdi 8 Ağırlık öncesi yani eser rejimin düşmeden önce zaten Suriye'de işsizlik oranı yüksekti. Basit bir şey. Peki biz o işsizlik kitle üzerine Suriyelileri dışarıdan gönderiyoruz. Bir kitle daha gönderiyoruz. Yani işsizlik oran üstüne bir işsizlik gücü yine gönderiyoruz.
Ekonomi oradan daha çok batar hocam.
[00:06:00] Speaker C: Ve hiçbir istihdam açmadan.
[00:06:02] Speaker B: Açmadan.
Ya şimdilik mesela ben şunu görüyorum, bazı ülkelerin hükümetleri ya yeter ki bu Suriyelileri gönderin ülkelerine, orada ölsünler.
Ne olursa olsun orada olsun.
Ama insanlık değil bu.
Bu insanlık değil. Yani işsizlik oranı artıyor.
İnsanlar çadırda yıllardır yaşıyor. Yani dönen olsa, ilk dönen olsa o çadırda yaşayan yıllardır, çocuğunu o soğukta maalesef tutan insana dönerdi. Ama dönme imkanı yok hocam şu an. Mümkün değil.
[00:06:30] Speaker C: Zaten şöyle bir durum da var dediğimiz gibi o binalar olmadı yani daireler yok. İnsanlar hani gidip hadi kirada çok yüksek fiyatlarda kirada oturmaya bile ikna olsa insanlar o binaları bile bulamayan daire yok olacak.
[00:06:44] Speaker B: Şam'ın merkezine bazı arkadaşlar indi gazeteci olarak ya da STK mensubu olarak. Şu an Şam'da inanılmaz bir insan trafiği diyebiliriz.
[00:06:55] Speaker C: Çünkü hepsi orada toplandı.
[00:06:56] Speaker B: Doğan herkes orada toplandı. Evin kirası hocam, evin kirası 1 artı 1 800 dolar.
[00:07:02] Speaker C: 800 dolar.
[00:07:03] Speaker B: Şam'ın merkezinde 800 dolar.
Yani İstanbul'un daha pahalı oldu hocam.
[00:07:09] Speaker C: Fırsatların var be.
[00:07:11] Speaker B: Çünkü şunu düşünün, hayal edin.
Bir mahallede diyelim ki bin ev var.
Boş, kira. Bu mahalleye bin aile değil, on bin aile geldi hocam.
[00:07:22] Speaker C: İşte bu problem, o rant.
[00:07:24] Speaker B: En büyük sıkıntı bu. Bizim halkımız bunu düşünmüyor. Gitsinler. Gitti. Ama nerede oturacak?
Nerede yaşayacak? Çocuklar nerede tutacak? O da var.
[00:07:43] Speaker C: Şu an özgür Suriye oldu. Suriye'de savaş bitti. Esad artık yok. Hani bu dönemde yönetimin işte kendini oluşturmaya çalıştığı dönemde Türkiye'deki geçici koruma statüsündeki kişiler, sizce hala o geçici koruma... Mültecilik bile alamadılar yani hani Türkiye'de. Bir geçici koruma vardı. Hani bu geçici korumanın değişmesi gerekmiyor mu? Ya da hani ileride nasıl bir şey söylentileri yayılmaya başlandı? Kimlik kartı çıkacak artık işte onlara. Bir ikamet olur mu ya da başka bir statüyle mi verilir? Siz ne düşünüyorsunuz?
[00:08:19] Speaker B: Hocam, Türkiye'yle Kibrun'a Suriyeli kardeşlerimizin hukuki statusu geçici kuruma. Niye mülteci değil? Çünkü Türkiye, 1951 Cüneyver Sörleşmesi ve 1967 New York Protokolluna, bu iki sörleşme insan hakları ve iltica hakları konusunda bir anlaşmadır.
İki anlaşmaya imza atarken Türkiye Cumhuriyeti bir coğrafi sınır koydu.
Sadece Avrupa ülkelerinden gelenleri Türkiye mülteci kabul ediyor. Yani şu an sadece Suriyeliler değil, geçici kurma.
Doğu Turkistan'dan gelen kardeşlerimize onlara da iltica hakı veriliyor.
[00:08:58] Speaker C: Evet.
[00:08:59] Speaker B: Yani şu an Japon'dan, Çin'den herhangi bir ülkeden Avrupa haricinden birisi gelse Türkiye'de mülteci olamaz hocam.
bunu bildirmemiz gerekiyor.
Şimdi geçici kurulma statüsü ortalığa kalkar mı, kalkar mı, değişir mi? Böyle bir diyelim ki işte korku ortamı var Suriyeli sayılmacı tokum içerisinde.
Ben şunu görüyorum ki geçen yıl 2024 Temmuz ayında Avrupa ve Türkiye arasında yeni bir anlaşma oldu.
Türkiye ile ki Suriyeli sayılmacılarla alakalı. Bu anlaşmanın 2028 yılına kadar bir anlaşmadır.
Buna istinaden geçici kurmanın bulunmasını 2028 yılına kadar görüyorum. Şimdi bu süreç içerisinde çalışma izni olanlara farklı bir statü verebilir. İkameti olarak yani. Burada kalan, çocuk burada doğan, çocuklar okulda olan ya da herhangi diyelim ki burada bir şirketi ya da diyelim ki bir iş varsa onlara bir süresiz ikamet verebilir.
Yani geçici kurmayın kaldırılması buradan 2028'e kadar aşama aşama olacak hocam.
[00:10:05] Speaker C: Yavaş yavaş.
[00:10:06] Speaker B: Ama bir andan kaldırılması mümkün değil hocam.
[00:10:09] Speaker C: Şey gibi algılandı çünkü, tamam artık sığınmacı değiliz.
[00:10:15] Speaker B: Yok hocam değilim. Sığınmacı aslında şartı ya da başvurusunda illa ki esed rejimin...
Dedim ki biraz önce, bazı insanlar Türkiye'ye sığınırken, adam Hasekeler'e gelmiş, YPG'nin zulümünden kaçarak buraya gelmiş. Ya diyelim ki bir Suriyeli aile, ailemiz mesela Cevki Süveyde'de. Şu an Süveyde'de İsrail var. Peki bu kişi derse, ben Türkiye'ye sığındım çünkü benim evimi, benim köyümü, benim mahallemi İsrail icra etti.
Biz ona ne diyeceğiz? Esed rejim gitti, hadi dön mü diyecek?
O da bir şey. Yani burada sığınma hakkı sadece Esed rejimin bulunmasına ya da gitmesine bağlı değil hocam.
[00:10:51] Speaker C: Son değil buradaki Suriyeliler ve Türklere bir mesajınız. Hani bu dönemde çünkü çok karışık ve çok soruların olduğu ve sorunların olduğu bir döneme girdik. Aslında tos pembe gibi görünüp altından bir sürü kurtçuklar çıkan bir dönem aslında. Burada ne mesajınız olabilir hem Türklere hem Suriyelilere?
[00:11:11] Speaker B: Mesajımız şudur. Şimdiki yıllardır Türkiye'ye yaşayan Suriye'de sevilmeci toplumumuzun ve Türk halkımızın halklar arasında herhangi bir sorun olmadı.
Ne yazık ki maalesef Türkiye'de yıllar önce olan vakıaların müsebbibi üst seviyeden bazı ırkçılık yapan siyasetçilerin dilinden çıktığı sözler nedeni oldu.
Hocam bugün yıllardır aynı mahallede aynı bir neder komşu olarak Türk Resulü yaşıyor. Bir gün bir komşu ona demedi ki sen burada ne yapıyorsun? Bir gün bir komşu ona sazdırmadı hocam. Ama bir andan yani bir siyasete çıkıp da işte ayrıncılık, uykuculuk, faşistlik yaparken halkımızın bir parçası o siyasetçilerin dilinden çıkan, gelen maalesef bütün şehri korona etkileniyor. Şu mesajı dedirtmek istiyoruz. 14 yıldır beri, 13 yıldır beri Suriyeli halkımız, Suriyeli kardeşlerimiz Burada yaşıyor. Herkesin gözünün önünde gördüğü ki Sedna'ya cezaevinden çıkan resimle bu insanlar hocam kendi keyfiyle, kendi iradesiyle Türkiye'ye sığınmadılar. Bu insanlar buraya gelirken çocukların hayatını kurmak için, kendi canlarını kurmak için buraya kaçtılar hocam.
Bu nedenle insanların dönmesi Türkiye'de, Suriye'ye yakın zamanda olacak. Dönene kadar o insanlığınızın, Suriyeli ailenizin baba olarak gidip de evini sıfırdan inşa etmesi için 6 ay, 1 yıl, 2 yıl süre olup onun yanında kimse yok. Şunu bilmemiz gerekiyor.
Bir baba olarak Türkiye'de yıllardır mülteci olarak yaşıyor, sığınmacı.
Bunun işyerinde sömürüyorlar.
Ya da fiyatla çalıştırıyorlar. Bunun çalışma izni yapmıyorlar. Yani şimdiki bu baba yıllardır Türkiye'de yaşıyor. Suriye'ye dönerse ve ödülüme karar verirse bunun birlikli para var mı? Yok. Çünkü biz bunu maalesef burada hocam gözümüzün önünde görüyoruz ki patronlar iş verenlerin hepsi değil büyük bir kısmı bunu sömürdü. Ya bunun şu an Suriye'ye dönmek için yol parası yok.
Biz bunun dönmesine git dön de evini yap da şey et de nasıl para veririz ya?
Zatı komşu olarak bir Türk komşu olarak ben görüyorum ki Suriye'nin komşumu nasıl yaşıyor.
Penceresinin bazında hocam perde yok ya.
Açıkçası biz bunu burada gözümüzün önünde yıllardır sömürüyoruz ve sonra diyor ki git evini orada yap.
Bu nedeniyle insanların gitmesi için biraz onlara yardım yapmamız gerekiyor.
[00:13:27] Speaker C: Bir Türk de olsa yani onların umuduyla birlikte kendilerini hazırlamasına da yardımcı olup burada duracakları süre içindedir. Hatta dediğimiz gibi çoğu da gitmeyecek. Kalanlara da yani elimizden geldiğince yardımcı olmak ve insani platform üzerinde aslında her iki tarafa da bakmak gerekiyor.
[00:13:47] Speaker B: Hocam, hayat boyunca Türk ırkçı olmaz, olamaz. Olması mümkün değil.
...net ve şaffaf bir şekilde söylüyoruz. Türkiye'de yıllar önce takip ettiğimiz bazı vakalar var mı? Var.
Bugün Almanya'da Schrodinger olayı, farklı olayı yaşadık Türk olarak maalesef. İşte gördük ayrıca. Ama şunu bilmeniz gerekiyor.
Türk ırkçılık yapmaz.
O çok önemli.
[00:14:14] Speaker C: Evet.
Çok teşekkür ederim hocam.
[00:14:16] Speaker B: Biz teşekkür ederiz hocam.
[00:14:17] Speaker C: Ağzınıza sağlık.
[00:14:18] Speaker B: Siz de hocam teşekkür ederiz.
[00:14:41] Speaker C: Zını Etkisi programını Apple Podcast, Google Podcast, Spotify, Stitcher, SoundCloud platformları üzerinden dinleyebilir ve konu hakkındaki görüşlerinizi bize iletebilirsiniz.