Episode Transcript
[00:00:00] Speaker A: Sınır etkisinden sesimizi duyurabildiğimiz herkese merhabalar. Ben Kader. Bugün sizlerle birlikte bir konuğumuz var. Suriye'deki insan hakları mücadelesi denilince akla gelen ilk isimlerden biri olan Taha El Gazi bizimle birlikte. Taha Hocam hem bir insan hakları savunucusu hem de Suriyeliler konusunda yıllardır özveriyle çalışan bir aktivist. Bugün Türkiye'de ve dünyada merak edilen önemli bir konuyu ele alacağız. Suriyelilerin geri dönüşü mümkün mü?
Konuğumuzla yapacağımız sohbet iki bölümden oluşacak.
Öncelikle hoş geldiniz hocam. Şimdi sizinle birlikte konuşmamızın sebebi siz uzun yıllardır mültecilik ve Suriye gündemi hakkında aslında çaba gösteriyorsunuz. Sosyal hayatta bile onlarla birlikte savaşıp onlarla birlikte onların sorunlarına çözüm aramaya çalışıyorsunuz. Kendinizi aslında bir siyasi alanda da görmeye başladınız. Her iki taraftan da aslında insanlar bilgi almak isterse bile sizin Facebook sayfanıza girip hani haber sayfalarından ziyade ya da göç idaresinin sayfasından ziyade sizin sayfanızdan bilgi alacaksınız.
Biz de buna istinaden şimdi ne olacak sorularının içinden bir tanesi de Suriye özgür oldu. Şimdi Suriyeliler geri dönecek mi? Türkler de diyor ki artık bitti savaş bir bahaneniz de yok. Yani hadi gidin bu kadar seviniyorsunuz da ki şu an orayı da görüyoruz. Oradaki de işte seviniyen sokaklarda normal gezden yürüyen insanlar var. Biliyorsunuz insanlar tarafından böyle şeyler hani derinlerini, inceliklerini düşünmeden kolay şeyler gibi konuşulabiliyor. Önce işte Suriyelilerin, özellikle Türkiye'de yaşayanların geri dönüşünün şu anda mümkün olup olmadığını bir konuşmak istiyorum.
[00:01:49] Speaker B: Hocam, ilk baştan tabii ki. Şimdi Suriye halkımızın bu sevincisi yıllardır. Yani 50 yılı aşan bir diktatör rejiminin gitmesiyle alakalı bir sevinç. Halkımızın büyük bir parçası ilk günlerde sevinç sarhoşluğu yaşarken herkes gözünü açtı, ülkenin durumunu gördü net bir şekilde, hakiki bir şekilde.
Şimdi aslında iki bilgi ortaya koymamız gerekiyor. Birinci nokta, Suriye halkımız Türkiye'ye ya da diğer ülkelere sağınırken iltica başvurusunda bulunurken çoğu bir kısmı doğrudan Esed rejimin baskı nedeniyle iltica etti.
Ama şu an Suriye özgürleşme noktasına geldi mi gelmedi mi şunu bilmemiz gerekiyor. Suriye'nin şu an %40'ı özgürleşmedi. Çünkü Raqqa, Hasaka, Qamishli, Erzur gibi büyük şehirler şu an hala da YPK hükmü altında. Aynı zamanda da Suriye'nin güneyinde, Süveydi bölgesinde İsrail bazı toprakları işgal etti. Aynı zamanda da diğer üzerinin doğu tarafında, işte diyelim ki petrol kuyularının noktasında Amerika askerleri ve silah gücleri orada mevcuttur.
Bu nedenle şu an Suriye'nin özgürleşme kelimesinin tamamını biz yaşamıyoruz.
Hala daha maalesef bazı bölgeler, bazı noktalar işgal altında.
Peki, Suriye'li halkımız dönebilir mi, dönemez mi?
Ben şunu örnek vermek istiyorum.
Mesele burada insanların esedecimin gitmesine bağlı değil hocam.
Esed Hacım Düktoru'na kurtulduk ama şu an Suriye'de bir yaşam ortamı yok.
Suriye'nin %70'i, %65'i diyebiliriz net bir oran olarak yerle birlikte.
Bazı şehirlerin komple mahalleleri imha edildi.
bazı şehirler, köyler de imha edildi. 6 Şubat depremini hepimiz yaşadık Türkiye'de. O depremde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza ve yakınlarımıza Allah rahmet eylesin. 6 Şubat depremini yaşayan vatandaşlarımız Maraş, Hatay bölgesinde evini kaybeden insanlarımız 2 yıla geldik depremden sonra. Kimse döndü mü hocam?
Kimse dönmedi. Dönene de çok az. Peki, bir deprem nedeniyle evini kaybeden Türkiye'de Türk vatandaşımız evine dönemiyorsa, Bir günde olan.
[00:04:11] Speaker A: Bir olaydı bir de bu.
[00:04:12] Speaker B: 14 yıl içerisinde ailesinden kaybeden, evini kaybeden mahallesi yerle birlikte imha edilen buradaki Suriyeli sayılmacıların dönmesini nasıl toplayabileceğiz hocam?
[00:04:24] Speaker A: Ne kadar kolay olabilir yani?
[00:04:25] Speaker B: Ne kadar kolay olabilir? Bu da bir ikincisi.
Şimdi Türkiye'de deprem bölgesinde ne kadar acı yaşadıysak birlikte sonunda Türkiye'de bir devlet var.
Sonunda o bölgelerde devletin kurumları var, devletin müesseseleri var. Yani bir güven ortamı var.
Ama şimdilik Suriye'de yeni yönetim, kim olursa olsun, hala devletin bir heykeli ortada yok hocam. Yani devletin bir tanzim şekli ortada yok hocam. Herkes şu an gönüllü bir şekilde gidiyor. Herkes diyelim ki işte görevini gönüllü bir an işlesi yapıyor.
Yani Suriye'nin güvenliği aslında güvenlik kelimesi çok geniş bir kelime. Burada eğitim sistemi güvenliği var, burada sosyal hayat güvenliği var, burada sağlık güvenliği var, bir de emniyet güvenliği var. Şimdi buradan Türkiye'den Suriye'ye giden bazı vatandaşlarımız giderken ilk günlerde kimisi gönüllü dönüş yaptı. E şimdi bizi arıyorlar. Diyorlar ki nasıl dönebiliriz Türkiye'ye, geri dönebiliriz? Çünkü orada hocam hayat yok.
Şimdi şu da çok önemli.
Türkiye'de ya da herhangi bir ülkede bulunan Suriye'de sayılmacı ya da mülteci ya da göçmen vatandaşımız kesin bir şekilde ülkesine dönmek istiyor.
Ama bu durumda değil.
[00:05:44] Speaker A: İlk bir dediğiniz ya sarhoşluk vardı diye gençlerde, Suriyelilerde hep şey diyorlardı, biz sevgiyle inşa ederiz yine, dönelim sevgiyle inşa ederiz. Geçen bir arkadaşımdan duydum, artık şey diyorlarmış, yok sevgiyle inşa edemeyiz, para yok. Orada her şey yokken, iş imkanı bile yokken aynı zamanda. Sen oraya bir ev yapmak istiyorsan, bir altyapı yapmak istiyorsan, bir kendine dört duvar yapmak... Sadece ilk temeli ihtiyaç insanın yaşamda durabilmesi için. Dört duvar yapmak istiyorsan para lazım ve bu da yok orada.
[00:06:16] Speaker B: Hocam insanları yaşatan hayatta sonunda bir umut duygusudur. Yani umut duygusu olmasaydı hayatımızda kimseniz yaşamamaz.
Ama şu da çok önemli. Umut duygusunun yanında, sevgiyle her şeye ima etme kelime alı altında yanımda kimse olmazsa ve elimi kimse tutmazsa duygumuş, umutmuş bir faydası olmaz hocam. Kendimi kandırmış gibi sayılırım o zaman.
Yani o nedeniyle şimdi burada bir soru çıkabilir.
Ya biz de Suriyeliler mesela Türkiye'de yıllardır burada işte diyelim ki kabul ettik, onların da ülkesini de inşa edeceğiz. Öyle bir soru da çıkabilir aslında bazı diyelim ki ise vatandaşlarımızdan.
Burada biz Suriyelilerin Suriye'ye döndükten sonra onların ülkelerini inşa etmesi değil ama bu insanların oraya dönene kadar Onlara yardım etmemiz gerekiyor. Burada kabul etmemiz gerekiyor.
Hocam, eğitim konusu çok önemli benim için bir örnek olarak. Şimdi, geçenlerde bir örnek oldu mesela. Bir komşu işte 4. sınıf, ilk öğretim çağındaki bir Suriyeli genç çocuğa diyor ki, ne zaman ülkene döneceksin? Ya çocuğa böyle bir soru soralım mı? Çocuk burada doğmuş.
Dördüncü sınıf hocam, dördüncü sınıf 61 yaşında bir kişi dördüncü sınıfa çocuğa diyor ki ne zaman ülkene döneceksin. Şimdi çocuk burada doğdu, burada büyüdü, burada eğitim aldı ve kendisi söyleyen bir şey bilmiyor.
[00:07:40] Speaker A: Ki büyük ihtimalle de buradan ayrılmak onun için kötü bir hisse olacak.
[00:07:44] Speaker B: 1961 yılında Türkiye'den Almanya'ya üç gücü sözleşmesi nedeniyle gelen vatandaşlarımızın kimi döndü? Avrupa'da, yani Almanya'da, Hollanda'da, Baljika'da yaşayan gürbetçi Türk vatandaşlarımız Türkiye yaz döneminde ya da bayramlarda patiler gelirken o ailelerin, o vatandaşlarımızın çocukları burada bir gün dayanamıyorlar hocam.
[00:08:06] Speaker A: Belki büyük yaştaki kişiler böyle şey yapabiliyorlar, evet akrabalık hissiyatıyla ama gençler böyle dayanamıyorlar.
[00:08:14] Speaker B: Biz bunu bunu bağlarken, bunu kıyas ederken bu da bu aslında, aynısı da benziyor. Şimdi biz bu insanları gönderecek miyiz? Maalesef öyle bir kavram var, öyle bir ideoloji var ama şu an orada bir şey yok hocam. Suriye'den şu an gelen görseller, gelen resimler ne yazık ki maalesef Suriye'nin gerçek yüzünü göstermiyor. Şimdi gelen resimler, gelen görseller Şam'ın merkezinden, Halep'in merkezinden.
[00:08:38] Speaker A: Eli yüzü toplu olan yerlerden.
[00:08:40] Speaker B: Ama şunu da bilmemiz gerekiyor.
O görsel gelen yerlerin bir arka sokaklarını niye kimse resmi çekmiyor?
O çok önemli. Şam'a giden ve şu an oradan diyelim ki işte görsel gönderen, resim gönderen, video gönderen... Aslında bunlar Şam'da yaşamıyorlardı.
Bunların çoğu diyelim ki Avrupa'da, Türkiye'de yaşıyor. Bunlar ziyaret olarak, siyahet olarak girdiler.
Adam girdi, havalimanına indi. Parası var, gün maddi gücü var. İndi. İki gün, üç gün otelerde kaldı.
Beş yıldız otellerde.
İşte diyelim ki siyahiyle çekim yaptı, imamovi camısında. Bakın Suriye güzeldir. E tamam, bir arka sokağa git.
Onlar da var.
Şam'ın şu an kırsalında, Şam kırsalının %80'i Dariya, Muazzamiyya, Duma, Doğu Guta yerle birlikte. Şunu da unutmayın, Doğu Guta'da kimyasal silah kullandı.
Birleşmiş Milletlerin raporu ortada hocam. Kimyasal silah kullanan yere biz o insanı nasıl göndereceğiz? O kimyasal silahın etkisi zaten yıllar da sürecek. Yıllar da sürecek. O çok önemli aslında.
[00:09:37] Speaker A: Evet, yani bunu aslında düşünmeden sadece bir dediğiniz gibi o sarhoşlukla ilerleyip işte detaylarını düşünmeden yapılınca bu gibi sorular ve sorunlar çıkıyor.
Ve bu sarhoşlukla geri dönenlerin de sizi arayıp işte biz geri nasıl döneceğiz demesi de tamamen onların bir pişmanlığı oluyor aslında. Hani oraya gittikten sonra yani insanlara şunu demiyoruz.
Oraya asla gidemezsin, gitmemen gerekiyor ya da gidersen pişman olursun gibi bir yerden de bakmıyoruz. Ama gidersen neyle karşılaşacaksın? Bunu gör, bunu bil. Yani tamamen toz pembe bir yer değil.
Gidip kendi hayatını orada o şekilde devam edemek istiyorsan tabii ki de yani hani şu an bir savaş ortamı yok en azından diyebiliyor muyuz?
[00:10:24] Speaker B: Ya şimdi şöyle, tabii ki savaş ortamı kalmadı, Suriye'nin büyük bir kısmı coğrafyasında ama savaş cebherleri de, bölgeleri zaten mevcut. Şu an Özgür Suriye Ordusu ve YPK bölgesinde, o çatışmalı bölgesinde de savaş mevcuttur şu an.
Aynı zamanda da diyelim ki işte Diyarizm'in doğu tarafında da savaşlar şu an devam ediyor.
[00:10:43] Speaker A: O zaman güvenlik konusunda aslında biraz daha bir soru işareti var hala.
[00:10:48] Speaker B: Ama ortada büyük bir soru işareti var. Yani şimdi Birleşmiş Milletler'in raporu ortada. Hatta diyelim ki Türkiye'deki iktidar olsun, bazı muhalefet. Bizim Türkiye'deki yetkililer de siyaset ediyorlar ki biz insanları doğrudan gönderemezdik. Zaten şu an ortam müsait değil.
Yani en azından en azından diyelim ki bir yıl, iki yıl. Bu bir. İkincisi, Suriye'nin gidişiyle alakalı bazı yetkililerin bazı açıklamaları geldi.
İşte diyorum ki İçişler Bakanlığı ya da Ticaret Bakanlığı'ndan. Bu eğitim yılının bitmesinden itibaren, yani Temmuz ayından itibaren Suriye'de sayılmacılarının gelişi hızlanacak.
[00:11:41] Speaker A: Stitcher, SoundCloud platformları üzerinden dinleyebilir ve konu hakkındaki görüşlerinizi bize iletebilirsiniz.
[00:22:29] Speaker B: Ortada büyük bir soru inşaatı var. Yani şimdilik Birleşmiş Milletler'in raporu ortada. Hatta diyelim ki Türkiye'deki iktidar olsun, bazı muhalefet sosyolojik, diyelim ki işte kendisi sosyal hükümdardan sayılır.
Bizim Türkiye'deki yetkililerle siyaset ediyorlar ki biz insanı doğrudan gönderemezdik.
Zaten şu an ortam müsait değil.
Yani en azından, en azından diyelim ki bir yıl, iki yıl. Bu bir. İkincisi, Suriye'nin gidişiyle alakalı bazı yetkililerden bazı açıklamalar geldi.
Diyelim ki İçişhaz Bakanlığı ya da Ticaret Bakanlığı'ndan bu eğitim yılının bitmesinden itibaren, yani Temmuz ayından itibaren Suriye'de sayılmacılarının gidişi hızlanacak.
Şimdi ben bu açıklamayı aslında doğru görmüyorum.
Çünkü yarın, öbür gün Temmuz ayı gelirse, halkınız, Türk halkınız, bakanlıklardan biri duyuyorlar ya, işte Temmuz ayında sürü engelliş yazılacak.
[00:23:18] Speaker A: Sorgulayacaklar, olmaz.
[00:23:20] Speaker B: Peki, buradaki sürü yazılış sayılmacı aile gitmezse, o zaman ne olacak? Ya şöyle büyük bir ortam infiale gelecek. Niye gitmediniz? Hani Temmuz ayında geleceksinizdi?
[00:23:30] Speaker A: Hani okulları bekliyordunuz?
[00:23:31] Speaker B: Hani okulları bekliyordunuz? O da var hocam.
[00:23:33] Speaker A: Evet.
[00:23:33] Speaker B: Şimdi konu 14 yılı 6 aya 5 aya bağlamak mantıklı değil. 14 yıldan bahsediyoruz biz hocam.
[00:23:41] Speaker A: Bunun büyük bir inşa süreci gerekiyor zaten.
[00:23:44] Speaker B: Onun yanında da şu var.
Şimdi Türkiye'ye sığınan hep Suriye'de sığınmacılar hepsi mi Şamlı?
Hep mahalle.
Şunu unutmamız gerekiyor.
Bir kısmı Haseke, Anışli, Rakka, Derizor'dan o bölgelerde şu an YPK.
Yani bu insanların buraya gelmesi YPK'nin aslında karşımanının nedeniyle.
Biz bu insanı nereye gönderiyoruz? Hâlâ o bölge temizlenmedi. Hâlâ o bölge özgürlüğe kavuşmadı. Hâlâ o bölge unutuldu, yalnız bırakıldı.
[00:24:17] Speaker A: Şu an bir şeyler yapılmıyor oralara. Dün yani hani...
Çatışma mı var?
[00:24:22] Speaker B: Yani bir siyasi anlaşma noktasına geliyorlar. Bir de çatışma devam ediyor. Özgür Sur Yordusu ve YPK işte diyelim ki o bölgede.
[00:24:29] Speaker A: Ama yine oralarda ben hani fotoğraflardan ve videolardan gördüğüm kadarıyla bahsediyorum. Oralarda yine yerle bir olmuş durumdalar.
[00:24:37] Speaker B: Yerle bir olmuş. Yani çoğu mahalleler, köyler maalesef yerle birlikte oldu.
[00:24:42] Speaker A: Burayı aslında bununla birlikte yani çoğu bölgeden bahsettiğimiz yerlerde yerle bir olmuş diyoruz. Yani bir maloz yığını görüyoruz Suriye'nin çoğu %70'inde diyebilir miyiz?
[00:24:52] Speaker B: Diyebiliriz.
[00:24:53] Speaker A: %70'Inde bir maloz yığını var ve bu yığının ortadan kaldırılması sadece bir zaman.
[00:25:00] Speaker B: Hocam en azından bir üç yıl, dört yıl sadece o şeylerin kalkması zaman alabiliriz. Biz inşa edilmesine bahsetmiyoruz. O yıkımların kalkması.
[00:25:09] Speaker A: Malızların kalkması sadece.
[00:25:10] Speaker B: Şimdi bazı insanlar çövlerine dönerken, mahallenin dönerken işte evleri yerle birlikte olurken o yıkım altında bazı insanların cesedleri, gemikleri çıkıyor. O bir hastalık ortamı aslında. Evet. Durum o kadar pembe gibi görünüyor hocam. Hani bize görseller arasında o kadar değil.
[00:25:31] Speaker A: Oranın güzel bir plana ihtiyacı var bence aslında hocam. Yani ben bir şehir plancısı olarak da olaya bakıyorum. O yüzden diyorum hani bu dışarıdan uzaktan bakınca yüzde yetmişi yıkık bir ülkede, bir bölgede.
Oranın bir güzel bir temizlenip güzel bir 5 yıllık 10 yıllık planla şehir planlamasıyla aslında hem altyapısının hem şehir planlamasının hem de o şehrin olması gerektiği dediğiniz gibi bu sağlık yönünden işte bu ölülerin kemikleri işte hastalıklar yani ne bilmediğimiz belki milyonlar kimyasal silahların kullanımı mesela bunların hepsinin düşünülüp ona göre hareket edip bir planla ilerlenmesi gerektiğini duyarım.
[00:26:14] Speaker B: Aslında Yani farklı taraflarla olması gerekiyor. Birincisi şu an geçici hükümetle, Şam'daki geçici hükümetle. İkincisi taraf, Suriye'deki sivil toplum kuruluşlarla ve Yenikşehir'de bu konuya yakın olan kurumlarla. İkincisi de uluslararası yenkük kurumlar. Çok önemli.
Ortalama kadar dediğim gibi yani bize gelen görseler gibi değil.
Şunu da aslında tespit edebiliriz. Yani teyit olarak. 8 Arlıktan itibaren bugüne kadar yıllardır Suriye'nin küzeyinde bulunan çadır kamplarına kim döndü hocam?
Kimse dönmedi.
[00:26:51] Speaker A: Büyük bir mesela sorun bu.
[00:26:54] Speaker B: Büyük bir... Şimdi herkes diyor ki Türkiye'deki Suriye'de sığınma ajanı dönsünler. Ya diyelim ki başka bir ülkedeki bulunan Ördün'de, Lübnan'da oradaki mülteciler dönsünler. Tamam.
Ama şu soru da biz dönmeden önce soruyu sorabiliriz.
Çadırda yaşayan insan 10 yıldır beri, 14 yıldır beri çadırda yaşayan çocukları bu soğuk içerisinde tutan maalesef.
Niye dönmedi o zaman Ergün hanım? Bir de o dönmediyse... O dönmezse ben nasıl döneceğim? Demek ki o aslında gördü ki yer...
Vaki olarak, mümkün değil diyor Mesut Hocam. Ev yok, bir şey yok.
İşsizlik oranı gidip gidip artıyor. Bir de şu var, ikonim olarak, o çok önemli.
Şimdi 8 Aralık öncesi, yani SEDC'min düşmeden önce, zaten Suriye'de işsizlik oranı yüksekti.
Basit bir şey. Peki, biz o işsizlik kitle üzerine Suriyelileri dışarıdan gönderiyoruz. Bir kitle daha gönderiyoruz. Yani işsizlik oran üstüne bir işsizlik gücü yine gönderiyoruz.
Ekonomi o zaman daha çok batar hocam.
[00:28:03] Speaker A: Ve hiçbir istihdam açmadan.
[00:28:04] Speaker B: Açmadan.
Ya şimdilik mesele, ben şunu görüyorum. Bazı ülkelerin hükümetleri, ya yeter ki bu Suriyelileri gönderin ülkelerle orduya üstündür.
Ne olursa olsun orba olsun.
Ama insanlık değil bu. Evet, bu insanlık değil. Yani işsizlik oranı artıyor.
İnsanlar çadırda yıllarca yaşıyor. Yani dönen olsa, mülk dönen olsa o çadırda yaşayan yıllardır. Çocuğun o soğukta maalesef tutan insana dönerdir. Ama dönme imkanı yok hocam şu an. Mümkün değil.
[00:28:33] Speaker A: Zaten şöyle bir durum da var dediğimiz gibi o binalar olmadı yani daireler yok. İnsanlar hani gidip hadi kirada çok yüksek fiyatlarda kirada oturmaya bile ikna olsa insanlar o binaları bile bulamayan daire yok olacak. Şam'ın merkezine yetmez gibi geliyor bana.
[00:28:50] Speaker B: Şam'ın merkezine bazı arkadaşlar indi gazeteci olarak ya da STK mensubu olarak.
Şu an Şam'da inanılmaz bir insan trafiği diyebiliriz.
[00:29:03] Speaker A: Çünkü hepsi orada toplandı.
[00:29:04] Speaker B: Herkes orada toplandı. Evin kirası hocam, evin kirası 1 artı 1, 800 dolar.
[00:29:10] Speaker A: 800 dolar.
[00:29:11] Speaker B: Şam'ın merkezinde 800 dolar.
Yani İstanbul'dan daha pahalı oldu hocam.
[00:29:17] Speaker A: Fırsatta nasıl çıkardın?
[00:29:19] Speaker B: Çünkü şunu düşünün, hayal edin.
Bir mahallede diyelim ki 1000 ev var.
Boş, kira.
Bu mahalleye bin aile değil, on bin aile geldi hocam.
[00:29:32] Speaker A: İşte bu problem o.
[00:29:34] Speaker B: Problem işte.
[00:29:35] Speaker A: Rant.
[00:29:35] Speaker B: Yani en büyük sıkıntı bu. Bizim halkımız bunu düşünmüyor. Gitsin de gitti ama neye de oturacak?
Neye de yaşayacak? Çocukları neye de tutacak? O da var.
[00:29:45] Speaker A: Doğru hocam.
Size aslında son bir soru olarak yani sizin kendinizle ileri görüşünüzü soracağım.
Şu an özgür Suriye oldu. Suriye'de savaş bitti. Esad artık yok. Hani bu dönemde yönetimin işte kendini oluşturmaya çalıştığı dönemde, Türkiye'deki geçici koruma statüsündeki kişiler, sizce hala o geçici koruma, mültecilik bile alamadılar yani. Türkiye'de bir geçici koruma vardı. Hani bu geçici korumanın değişmesi gerekmiyor mu? Ya da hani ileride nasıl bir şey söylentileri yayılmaya başlandı? Kimlik kartı çıkacak artık işte onlara. Bir ikamet olur mu ya da başka bir statüyle mi verilir? Siz ne düşünüyorsunuz?
[00:30:31] Speaker B: Hocam, Türkiye'yle Kibrun'a Suriyeli kardeşlerimizin hukuki statusu geçici kuruma. Niye mülteci değil? Çünkü Türkiye 1951 Cüneyver Söyleşmesi ve 1967 New York Protokolü'na bu iki söyleşme insan hakları ve iltica hakları konusunda bir anlaşmadır.
İki anlaşmaya imza atarken Türkiye Cumhuriyeti bir coğrafi sınır koydu.
Sadece Avrupa ülkelerinden gelenleri Türkiye mülteci kabul ediyor. Yani şuan sadece Suriyelileri değil, Yeşilci kurma.
Doğu Turkistan'dan gelen kardeşlerimize onlara da iltica hakkı veriliyor.
[00:31:11] Speaker A: Evet.
[00:31:11] Speaker B: Yani şuan Japon'dan, Çin'den herhangi bir ülkeden Avrupa haricinden birisi gelse Türkiye'de mülteci olamaz hocam.
bunu bildirmemiz gerekiyor.
Şimdi geçici kurulma statüsü ortalığa kalkar mı? Kalkaz mı? Değişir mi? Öyle bir diyelim ki işte korku ortamı var Suriyeli sayılmacı tokum içerisinde.
Ben şunu görüyorum ki geçen yıl 2024 Temmuz ayında Avrupa ve Türkiye arasında yeni bir anlaşma oldu.
Türkiye ile ki Suriyeli sayılmacılarla alakalı. Bu anlaşmanın 2028 yılına kadar bir anlaşmadır.
Buna istinaden geçici kurmanın bulunmasını 2028 yılına kadar görüyorum. Şimdiki bu süreç içerisinde çalışma izni olanlara farklı bir statü verebilir ikamet olarak.
burada kalan, çocuk burada doğan, çocuklar okulda olan ya da herhangi diyelim ki burada bir şirketi ya da diyelim ki bir iş varsa onlara bir süresiz ikamet verebilir.
Yani geçici kurmayın kaldırılması buradan 2028'e kadar aşama aşama olacak hocam.
[00:32:20] Speaker A: Yavaşça var.
[00:32:20] Speaker B: Ama bir andan kaldırılması mümkün değil hocam.
[00:32:23] Speaker A: Şey gibi algılandı çünkü, tamam artık sığınmacı değiliz.
[00:32:29] Speaker B: Yok hocam değilim. Sığınmacı aslında şartı ya da başvurusunda illa ki esed rejimin olması lazım. Dedim ki biraz önce, bazı insanlar Türkiye'ye sığınırken adam Hasekeler'e gelmiş, YPK'nin zulümünden kaçarak buraya gelmiş. etrafla ülkeye devam ediyorsa, ya diyelim ki bir Suriyeli aile, ailemiz mesela Cevki Süveyde'de, şu an Süveyde'de İsrail var. Peki bu kişi derse, ben Türkiye'ye sığındım çünkü benim evimi, benim köyümü, benim mahallemi İsrail icra etti.
Biz ona ne diyeceğiz? Esed rejim gitti, hadi dön mi diyecek?
O da bir şey. Yani burada sığınma hakkı sadece esedicimin bulmasına ya da gitmesine bağlı değil hocam.
[00:33:08] Speaker A: Evet doğru hocam.
Son deyi buradaki Suriyeliler ve Türklere bir mesajınız. Hani bu dönemde çünkü çok karışık ve çok soruların olduğu ve sorunların olduğu bir döneme girdik. Aslında tos pembe gibi görünüp altından bir sürü kurtluklar çıkan bir dönem aslında. Burada ne mesajınız olabilir hem Türklere hem Suriyelilere, Türklere?
[00:33:31] Speaker B: Mesajımız şudur, şimdiki yıllardır Türkiye'ye yaşayan Suriye'de sığınmacı toplumumuzun ve Türk halkımızın halklar arasında herhangi bir sorun olmadı.
Ne yazık ki maalesef Türkiye'de yıllar önce olan vakaların müsebbibi üst seviyeden bazı ırkçılık yapan siyasetçilerin dilinden çıktığı sözler nedeniyle oldu.
bir gün kimse ona saldırmadı hocam. Ama bir anda yani bir siyasetçi çıkıp da işte ayrımcılık, ırkıcılık, faşistlik yaparken halkımızın bir parçası o siyasetçilerin dilinden çıkan, gelen maalesef bütün şehirlikler ona etkileniyor. Şu mesajı delirtmek istiyoruz. 14 yıldır beri, 13 yıldır beri Suriyeli halkımız, Suriyeli kardeşlerimiz Burada yaşıyor. Herkesin gözünün önünde gördüğü ki Sedna'ya ceza evinden çıkan resimle bu insanlar hocam kendi keyfiyle kendi iradesiyle Türkiye'ye sığınmadılar. Bu insanlar buraya gelirken çocukların hayatını kurmak için, kendi canlarını kurmak için buraya kaçtılar hocam.
Bu nedeniyle insanların dönmesi Türkiye'de, Süriye'ye yakın zamanda olacak.
Dönene kadar o insanlığınızın, Suriyeli ailelerinizin baba olarak gidip de evini sıfırdan inşa etmesi için 6 ay, 1 yıl, 2 yıl süre olur. Onun yanında kimse yok. Şunu bilmemiz gerekiyor.
Bir baba olarak Türkiye'de yıllardır mülteci olarak yaşıyor, sığınmacı.
Bunun işyerinde sömürüyorlar.
Ya da fiyatla çalıştırıyorlar.
Bunun çalışma izni yapmıyorlar.
Yani şimdiki bu baba yıllarca Türkiye'de yaşıyor. Suriye'ye dönerse, ve döndürmek kararını ararsa bunun birlikte para var mı? Yok. Çünkü biz bunu maalesef burada hocam gözümüzün önünde görüyoruz ki patronlar, iş verenlerin hepsi değil, büyük bir kısmı bunu sömürdü. Ya bunun şu an Suriye'ye dönmek için yol parası yok.
Biz bunun dönmesine git dön de evini yap da şey et de nasıl para veririz ya?
Zatı komşu olarak bir Türk komşu olarak ben görüyorum ki Suriye'nin komşumu nasıl yaşıyor.
Penceresinin bazında hocam perde yok ya.
Açıkçası biz bunu burada gözümüzün önünde yıllardır sömürüyoruz ve sonra diyor ki git evini orada yap.
Bu nedeniyle insanların gitmesi için biraz onlara yardım yaptığımız gerekiyor.
[00:35:54] Speaker A: Bir tık da olsa yani onların umuduyla birlikte kendilerini hazırlamasına da yardımcı olup burada duracakları süre içindedir. Hatta dediğimiz gibi çoğu da gitmeyecek. Kalanlara da yani elinizden geldiğince yardımcı olmak ve insani platform üzerinde aslında her iki.
[00:36:13] Speaker B: Tarafa da bakmak gerekiyor. Peki buradaki süre sırası ne?
O yüzden ne olacak? Yarın şöyle büyük bir ortam infiale gelecek. Niye gitmediniz? Her Temmuz ayında gezeceksiniz değil mi? Anı okularda bekliyoruz değil mi? O da var hocam. Net ve şafak bir şekilde söylüyoruz. Türkiye'de yıllar önce takip ettiğimiz bazı varlıklar var mı? Var.
Bugün 14 yıldan bahsediyoruz biz hocam. Almanya'da, Schöringen olayı, farklı olay yaşadığı Türkiye'de söylenmezler. Ama şunu bilmeniz gerekiyor, şunu unutmamız gerekiyor.
O çok önemli.
[00:36:46] Speaker A: Çok teşekkür ederim hocam.
[00:36:48] Speaker B: Ağzınıza sağlık. Yani bu insanların buraya gelmesi YPK'nin aslında kaçmalarının nedeniyle.
Biz bu insanları nereye gönderiyoruz? Hâlâ daha o bölge temizlenmedi. Hâlâ daha o bölge özgürlükle kavuşmadı. Hâlâ o bölge unutuldu, yalnız bırakıldı.
Şu an bir siyasi anlaşma noktasına geliyorlar, bir de çatışmaya devam ediyor. Özgürlük soruyorduysa ve YPK işte diyelim ki o bölgede.
yerle birlikte yani çoğu mahalleler, köyler maalesef yerle birlikte oldu hocam diyebiliriz. Hocam en azından bir üç yıl, dört yıl sadece o şeylerin kalkması zaman alabiliriz. Biz inşa edilmesini bahsetmiyoruz. Onun hükümlerinin kalkması yani şimdi bazı insanlar köylerine dönerken, mahallenin dönerken işte evleri yerle birlikte olurken O yıkım altında bazı insanların cesedleri, gemikleri çıkıyor. O da bir hastalık ortamına aslandı. Durum o kadar pembe gibi görünmüyor. Hocam hani bize görseller arasında o kadar değil.
Yani farklı taraflarla olması gerekiyor. Birincisi şu an geçici hükümetle, Şam'daki geçici hükümetle. İkincisi taraf, Suriye'deki sivil toplum kuruluşlar ve diyelim ki işte bu konuyla kurulan kurumlarla. İkincisi de uluslararası diyelim ki kurumlar. Çok önemli. Ortam o kadar dediğim gibi yani bize gelen görseler gibi değil.
Şunu da aslında tespit edebiliriz yani teyit olarak. 8 Ağlaktan itibaren bugüne kadar yıllardır Süreyi'nin küzeyinde bulunan çadır kamplanına kim döndü hocam?
Kimse dönmedi.
Herkes diyor ki, Türkiye'deki Suriye'de sınırlı maçlar dönsünler. Ya da başka ülkelerde bulunan, Ordun'da, Lübnan'da oradaki mülteciler dönsünler. Tamam.
Ama şu soru da, biz dönmeden önce soruyu sorabiliriz.
Çalıda yaşayan insan, 10 yıldır beri, 14 yıldır beri çalıda yaşayan çocukları bu soluk içerisinde tutan, maalesef, niye dönmedi o zaman evine? O dönmeyse ben nasıl döneceğim? Ben nasıl döneceğim? Demek ki o aslında gördü ki yer vaki olarak mümkün değil dönmesi hocam. Ev yok, işsizlik oranı gidip gidip artıyor. Bir de şu var, ekonomi olarak o çok önemli. Şimdi 8 Ağırlık öncesi yani eser rejimin düşmeden önce Zaten Suriye'de işsizlik oranı yüksekti. Basit bir şey. Peki biz o işsizlik kitle üzerine Suriyelileri dışarıdan gönderiyoruz. Bir kitle daha gönderiyoruz. Yani işsizlik oran üstüne bir işsizlik gücü yine gönderiyoruz.
Konivoz'dan daha çok batar hocam. Açmadan.
Ya şimdilik mesela ben şunu görüyorum. Bazı ülkelerin hükümetleri ya yeter ki bu Suriyelileri gönderin ülkelerine ordu yürüsündür.
Ne olursa olsun orada olsun.
Ama insanlık değil bu.
Bu insanlık değil. Yani işsizlik oranı artıyor.
İnsanlar çadırda yıllardır yaşıyor. Yani dönen olsa, ilk dönen olsa o çadırda yaşayan yıllardır, çocuğunu o soğukta maalesef tutan insana dönerdi. Ama dönme imkanı yok hocam şu an.
Mümkün değil.
Şam'ın merkezine bazı arkadaşlar indi gazeteci olarak ya da STK mensubu olarak. Şu an Şam'da inanılmaz bir insan trafiği diyebiliriz. Şu an herkes oraya toplandı. Evin kirası hocam, evin kirası 1 artı 1, 800 dolar. Camın merkezinde 800 dolar.
Yani İstanbul'dan daha pahalı oldu hocam. Çünkü siz şunu düşünün, hayal edin.
Bir mahallede diyelim ki 1000 ev var, boş, kira. Bu mahalleye 1000 aile değil, 10.000 aile geldi hocam.
En büyük sıkıntı bu. Bizim halkımız bunu düşünmüyor. Gitsinler. Gitti. Ama nerede oturacak?
Neye de yaşayacak? Çocuklar neye de tutacak? O da var.
Biz teşekkür ederiz hocam.
[00:40:25] Speaker A: Ağzınıza sağlık.
[00:40:26] Speaker B: Sizi de hocam teşekkür ederiz.