Veri Sızıntısı: Kimlik Hırsızlığından Hayat Tehdidine | Sınır Etkisi

Episode 138 September 19, 2024 00:35:50
Veri Sızıntısı: Kimlik Hırsızlığından Hayat Tehdidine | Sınır Etkisi
Sınır Etkisi
Veri Sızıntısı: Kimlik Hırsızlığından Hayat Tehdidine | Sınır Etkisi

Sep 19 2024 | 00:35:50

/

Show Notes

Türkiye’de son yıllarda yaşanan veri sızıntıları sadece vatandaşları değil, ülkede yaşayan göçmenleri de büyük bir tehlikenin eşiğine getirdi. Milyonlarca Suriyeli sığınmacının kimlik, adres ve pasaport bilgileri sızdırıldı ve ırkçı gruplarda paylaşıldı. Peki, kimlik bilgilerinizin kötüye kullanılması halinde ne yapabilirsiniz? Sınır Etkisi programında bu hafta, kişisel verilerin çalınmasının sadece bir kimlik hırsızlığı değil, aynı zamanda bir yaşam hakkı ihlali olabileceğini anlatıyoruz. Göçmenler bu süreçte sadece ekonomik ve sosyal değil, fiziksel saldırılara da maruz kalabilirler. Bu tehlikelerden korunmak için neler yapılması gerektiğini hukuki bir perspektiften Av. Emrah Şahin ile yaptığımız bu kapsamlı röportajda ele alıyoruz. https://episodes.castos.com/6019af24a19d28-31318580/1838635/c1e-jjdkxiq6wmxa0o276-0vdnwpz9i77m-qojcjs.mp3    
View Full Transcript

Episode Transcript

[00:00:00] Speaker A: Şu şu şu kişisel verilerin ele geçirilmiştir, bir sistem hatası olmuştur veya işte bir hackleme olayı olmuştur. Şu şu şu yollara başvurabilirsiniz, şunları yapabilirsiniz diyerek yol gösterilmesi gerek. Belki birçok kişinin haberi bile yok. Yani kişisel verilerin ihlal edildiğinden belki birçok kişi Türkiye'de bile değil şu anda. Ve o kişisel veriler üzerinden belki şu an suç işleniyor veya örgütlü suçlar işleniyor. Yaşam hakkı ihlal edilebilir. Bu kişiler üzerine atılan suçlardan dolayı deport edilebilirler. Üzerine atılı suçlardan dolayı cezaevine girebilirler. Kendilerini ifade edemeyebilirler. Maddi olarak borçlandırılabilirler. Topluluk olarak daha geniş ailelerde yaşayan, daha ilçe ilişkiler kuran bir topluluğuz. Dolayısıyla daha çok paylaşımcıyız ve her şeyimiz biraz daha ortadadır. Selveri mahrumiyetine de çok aşina değiliz. [00:01:01] Speaker B: Aynap Beledi Podcast Göçmenleri, özellikle de Suriyeli göçmenlerin veri sızıntısı olduğu için, aslında aralarında başka Arap ya da Azeri ya da diğer uyruklu yabancılar da vardı. O veri sızıntısının arasında çok büyük bir dosyaydı. Bu kimlik ve pasaportların bazılarında yanlış bilgiler, photoshoplanmış bilgiler, bazılarında ise tamamen doğru bilgiler bulunuyordu. Tamamen 3 milyon Suriyelinin bilgisi de aslında içerisinde yoktu. Şöyle tahmin ediyoruz ki hala araştırmalar sürüyor ama belli bir süreye kadar kayıt olmuş geçici koruma altındaki Suriyelilerin bilgisi var diye tahmin ediyordu geçici koruma kimliği almış Suriyelilerin bilgileri sızdırıldı diye düşünüyoruz. Bazılarının var, bazılarının yoktu. Hatta bazılarında bazı ailelerin, bazı fertlerinin bilgileri vardı. Bazılarının ki yoktu, bulamadık. Haberlerde de sadece sızdırıldı olarak gösterildi. Sızdırıldıktan sonra da bir bilgi verilmedi. Benim asıl amacım sızdırıldı, evet ama bu insanlar bu bilgilerin sızdırıldığını öğrendiklerindeki, yaşadıkları tedirginlik ve sonrasında hiçbir bilgi verilmemesi aslında haberciliğin bir nasıl diyeyim, eksik noksan yanlarından birisi olarak benim yazıma çarptı çünkü tamam hadi haberini yapıyoruz ama sonrasında bir bilgilendirme olarak insanlara şunu yapabilirsiniz, başınıza bu gelebilir ya da bundan sonraki hayatınızda kimlik bilgilerinizi, kendi kişisel bilgilerinizi saklayabilmek için, koruyabilmek için neler yapabilmeniz gerekir? Bunlara önem veriyorum. Bunlar aslında asıl noktamız. [00:02:51] Speaker A: Aslında bu bilgilendirmeyi sizin de dediğiniz gibi bizim yapmamamız gerekiyor. Yani ne habercilerin, ne avukatların, ne hukukçuların bu bilgilendirmeyi, kişisel verileri koruma kanunu ve sahir yani benzer mevzuat gereğince ilgili veri sorumlusu olan kurumun yapması lazım. Yani bu şöyle bir bilgilendirme değil ancak. Ya merak etmeyin eski güncel olmayan verilermiş, biz bir soruşturma açtık, önümüze bakıyoruz, sorumluları bulacağız gibisinden bir bilgilendirmeden bahsetmiyorum. Bu yani sakin olun üstüne gitmeyin halledeceğiz zaten verilerin de çok bir önemi yokmuş tarzında bir açıklama ama kanunun mevzuatın bize söylediği şu veri ihlali söz konusu olursa veri sorumlusu verisi ihlal edilen kişileri hemen yani en kısa sürede bilgilendirmek zorunda zaten bu bilgilendirme nedir? senin şu şu şu kişisel verilerin şu şu şu kişiler bilmiyorsanız yani kimin ele geçirdiğini şu şu şu kişisel verilerin ele geçirilmiştir, bir sistem hatası olmuştur veya işte bir hackleme olayı olmuştur, şu şu şu yollara başvurabilirsiniz, şunları yapabilirsiniz diyerek yol gösterilmesi gerekiyor. Yani veri sorumlusunun sorumluluğu sadece veriyi korumak değil, olası bir kazada ilgili kişileri de korumak, onların haklarını da korumak. Şimdi bu yönden bir eksiklik görüyorum açıkçası. Ben onu belirtmek isterim. Bu yönden bir eksiklik görüyor. Ama tabii şu anda böyle bir eksiklik var. Ne olacak? Ama bunu da biz kendimiz bir şekilde, sizler aracılığıyla tamamlamaya çalışacağız. Bilgilendirmeye çalışacağız. Dilimiz döndüğünce, bilgimiz dairesinde kişileri bilgilendirmeye çalışacağız. Ama bu anında yapılmasının, istenmesinin sebebi kişilerin mağdur olmaması. Aradan çok uzun bir zaman geçiyor. Belki birçok kişinin haberi bile yok. Yani kişisel verilerin ihlal edildiğinden belki birçok kişi Türkiye'de bile değil şu anda. Ve o kişisel veriler üzerinden belki şu an suç işleniyor. Veya örgütlü suçlar işleniyor. Yani şu anda biraz medyanın da etkisi olabilir bilmiyorum ama tabii ki statistiklere bakmak lazım. Örgütlü suçların oranının çok arttığını görüyoruz, yani medyayı takip edersek eğer. Özellikle ekonomik durum kötüye gittikçe bu suçların arttığını görüyoruz ve benim de bizzat pratikte karşılaştığım konular, özellikle dolandırıcılık suçlarında izini takip ettiğimiz kişilerin telefon numaralarının Suriye uyruklu kişilere ait olması sebebiyle o kişilerin tespit edilememesi, Suriye uyruklu kişi bulunursa da o kişi zaten biliyorsunuz suç işlediği şüphesi üzerine geçici koruma altında alınmış kişilerin savunmalarının nasıl alındığını, süreçlerinin nasıl hızlıca apar topar halledildiğini, bir an önce sınır dışı işlemi yapılabildiğini biliyorsunuz. Dolayısıyla bu içinde bulunduğumuz kişisel veri ihlali durumu Sadece anayasamızın 20. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal değil, ki bu çok yine önemlidir. Tabii ki önemli bir hakkın ihlalidir ama kişilerin bence yaşam hakkına kadar gidebilecek, ihlallerine yol açabilecek sonuçlara doğru baktık. Herhangi bir şirkete vermiş olduğumuz adres bilgileri, bir vatandaşın, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşın vermiş olduğu adres bilgilerinin adının, soyadının ve mailinin, telefonunun paylaşılması da çok büyük bir suçtur. Ancak bu tarz hassas grupların kişisel verilerinin paylaşılması, ve bu kişisel veriler paylaşılırken de en acayibi bunların işte sizin de ifade ettiğiniz gibi photoshoplarla değiştirilerek de paylaşılması şunu da getiriyor aslında sadece kişisel verisi çalınan kişilerin değil bu algı üzerinden başka kişilerin de yani kim olduğunu bilmediğimiz ve bilgisi oraya photoshoplanan başka kişilerin de hedef haline getirilebileceği ve bunun da uygulamada olduğu yani bu yaşandı, görüldü. Dolayısıyla yani herkese tehdit edebilecek bir durum söz konusu. Bence çok ciddi bir konu. Birçok kişi için de eminim ciddidir ama biraz hızlı gündem değişiyor. Bir de Türkiye'de tabi yabancı olmanın, geçici koruma altında olmanın vermiş olduğu bir takım Psikolojik bariyerleri de ben biliyorum, tahmin ediyorum güven eksikliği, hukuka ve yargıya güven eksikliği olabilir. Bu özellikle sürekli haksızlığa uğradığını ve devlet ve sistem tarafından korunmadığını düşünen gruplar için geçerlidir. Sadece geçici koruma altındaki kişiler için söylemiyorum, farklı gruplar için de söylüyorum. Dolayısıyla bu psikolojik bariyerleri umarım bu görüşmemizde, konuşmamızda ortadan kaldırmak için dilim döndüğünce bilgi ve birikimlerimi paylaşabilirim. [00:07:55] Speaker B: Bu tehdit altında olmak demek. İnsanlar korkuyor ama neyden korktuğunu bile bilmiyor. Öncelikle bence neyden korkabileceklerini onlara anlatmak daha bilgilendireceğim. Bilgilendirmenin başlangıcı olabilir. Neyden korkmaları gerekiyor? Bu insanlar benim bilgilerim sızdırıldı. Evet başkalarının elinde ama ne yapabilirler? [00:08:16] Speaker A: Şundan korkmalılar, özellikle bir takım provokatörlerin eline düşüp yayılmasından ötürü söylüyorum, artık bir ihtimalin dışında bir gerçeklik oldu. Bundan dolayı bir sadece yaşam hakkı ihlali üzerinde bir korku olabilir. Yani kişiler, özellikle şimdi herkes kendi oturduğu yerden etrafını inceliyor ve Türkiye'yi tahlil ediyor. Dolayısıyla şimdi Ankara, Çankaya'da oturan bir kişinin tahliliyle, işte Kilis'te oturan bir kişinin, Antep'te oturan veya İstanbul Kadıköy'de oturan kişinin tahlili farklıdır, tehdit halkası farklıdır. Ama ben bunu en geniş anlamıyla ifade etmeye çalışayım. Yaşam hakkı ihlali söz konusu olabilir. Çünkü orada paylaşılan kişisel veriler üzerinden bu kişiler bulunabilir. Yaşam hakkı ihlali konusundaki kaygının sebebi şu, Yani benim duyduğum bir kaygı şöyle, Türkiye'de tabii ki biliyorsunuz yani siyasetin de içinde bulunduğu ve ekonomik krizin de her ülkede olduğu gibi bir ülkede ekonomi kötü gidiyorsa ilk suçlanan ilk yabancılardır. İşte onun yüzünden oldu gibi ve ne yazık ki medyamız ayrımcılık dili konusunda yani ayrımcılık yaratmayacak bir dil kullanma konusunda bu medyadan kastım, hepsini kastediyorum. Yani bu işin şeyi yok. Ne yazık ki sınıfta kalıyorlar, siyasetçilerimiz sınıfta kalıyorlar ve popülizm kazanıyor ve popülizm üzerinden, tık almak üzerinden, medyatik olmak üzerinden bir yarış var. Bu sadece bu konu değil, başka konularda da var ne yazık ki. Dolayısıyla sonuçları düşünülmüyor. Ancak ben burada bir yaşam haklı ihlali söz konusu olabileceğini düşünüyorum. Bu kadar algı içerisinde organize olmasa bile, örgütlü olmasa bile biraz aklı dengesini kaybetmiş, biraz umudunu kaybetmiş, biraz böyle şey nasıl söyleyeyim, zihinsel olarak sıkıntısı olan bireylerin ki yani 85 milyon, 90 milyon kişinin yaşadığı bir ülkede böyle insanların çıkması çok normal. bireylerin bu adreslere giderek kendine bir iş edinmesi veya bu adreslere bir şeyler yapmaya çalışması, kendi zihin dünyasında kahraman olmaya çalışması gibi şeylerle karşılaşabiliriz. Tarih bunu bize zaten çok gösterdi. [00:10:39] Speaker B: Evet ki bu saldırıları yapan insanlar kişilerdi. Sonrasında bunu haberleştirildiği zaman bazı kesimler tarafından destek gördüklerini görünce hani mesela ben bir akıl ve dengesiz yerinde olmayan bir insanım ve bir insanım diyelim. Bunu başkalarından takdir almak, onay almak, aferin sana işte tam Türk genci, Türk bilmem ne diye bu şekilde takdir almak için bile yapanlar var, yapacaklar da vardır. [00:11:13] Speaker A: Var, mutlaka, mutlaka vardır. Yani yakın siyasi tarihimizden örnekler verip bağdaştırmak istemem ama siz de bir haberci olarak bilirsiniz. Yani genç kişilerin eline silahların verilip, birilerinin vurdurtulduğunu, öldürtüldüğünü, ondan sonra da hiçbir şey yokmuş gibi devam edildiğini ve o kişilerle fotoğraflar çekildiğini, işte bayraklar, şunlar bunlar, aslanım, koçum vs. filan gibi şeylerle o kişilerin de hayatını mahvedildiğini, o kişilerin hedef aldığı kişilerin de hayatını mahvedildiğini, Ve sonuç olarak kimsenin hiçbir şey kazanmadığı, yani Türkiye dahil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları dahil veya işte zarar gören kişiler dahil kimsenin bir şey kazanmadığı ve ancak çok şey kaybettiği süreçler yaşanabiliyor. Yani bu ülkemizde de örnekleri var, başka ülkelerde de örnekleri var. Yani işte şurada oluyor, burada olmuyor falan gibi de bir şey yok. Tüm dünyada tabii ki örnekleri var. Peki ancak ha başka yerde de oluyor demek bizim için bir mazeret değil yalnız. Bu genellikle sığınılan bir mazerettir. Şöyle bir şey var, başka yer o başka yer neresi bilmiyorum ama ya da Batı ülkeleri hiç adı da konulmaz. Ya Batı ülkelerinde bu işler böyle olmuyor. Veya Batı ülkelerinde de bu işler böyle oluyor, referanslarımız var. Bu referansların tamamı benim kendi şahsıma göre hiçbir zaman dikkate almadığım referanslardır. Hiçbir zaman ciddi gelmeyen, sadece boş bir mazeret içeren referanslardır. Dolayısıyla ben böyle bakmıyorum. Biz ne yapabiliriz, ne yapmalıyız? Yaşam hakkıyla başlama sebebim en önemlisi bu. Her şeyden çok daha önemli. Yani bir insanın yaşam hakkı, elbette. Yaşam hakkı ihlal edilebilir. Bu kişiler üzerine atılan suçlardan dolayı deport edilebilirler. Üzerine atılı suçlardan dolayı cezaevine girebilirler. Kendilerini ifade edemeyebilirler. Maddi olarak borçlandırılabilirler. Yani sadece suç boyutuyla da bakmayın. Aynı zamanda bu işin maddi boyutu da var. Yani bazı kişileri şeye de uğratabilirsiniz, zarara da uğratabilirsiniz. Maddi zarara da uğratabilirsiniz başkasının kimliğiyle. bu kişilerin açtığı tazminat davaları size yönelecek. Çünkü sizin kimliğiniz var, sizin bilgileriniz var. Buna ilişkin mağduriyetler olabilir. Bu sayacaklığın zaten yani sonuç olarak bir insanın başına gelebilecek baktığınız zaman her türlü mağduriyet, aklına gelebilecek her türlü mağduriyet bu kişisel verilerin yayılmasıyla oluşabilir. Yalnız bu kişisel veri meselesinde bizim hani Türkiye işte diğer ülkeleri bilmiyorum ama yani Türkiye ve Türkiye'den daha doğusundaki ülkelerde biraz kişisel veri kavramı toplumsal olarak çok kabul edilebilecek çok hemen özümsenebilecek bir şey olmadığını ben bu çalışmalar sırasında şöyle anladım yani benim eşimin verisi de mi kişisel veri gibi duygular yani söylemler veya benim çocuğumun verisi de mi kişisel veri canım gibi söylemler. Biz biraz daha böyle topluluk olarak daha geniş ailelerde yaşayan, daha ilçe ilişkiler kuran bir topluluğuz. Bunun eleştirilecek bir tarafı yok. Bu sosyolojik bir gerçek. Dolayısıyla daha çok paylaşımcıyız ve her şeyimiz biraz daha ortadadır. Dolayısıyla kişisel veri mahremiyetine de çok aşina değiliz. Ne zaman ki işte biraz böyle tazminat, mazminat kelimeleri duyuldu, kişisel veri tazminat alınıyormuş, yok şöyleymiş, o zaman kişisel veriler biraz kıymete bindi. Yani ama işin maddi boyutuyla... Bu işte çok anlatılmadı açıkçası. Yani yeterince anlatılamadı bence. Yani kanun koyucu tarafından da yeterince anlatılamadı. Kanun koyucunun kurmuş olduğu kurum tarafından da yeterince anlatılamadı. Bunu sadece biz işte aman işte telefonumu alsa ne olur gibi bakarsak çok yanlış değerlendirmiş oluruz. Ne olacağını bilemeyiz. Ya keşke bir önlem alsaydım, keşke ciddiye alsaydım bu işi. Yani çünkü bu sadece kişisel verilerin ihlal edildiği tazminat peşinde koşmak değil, kendini bir an önce korumaya alman gerekiyor. Yani çünkü sakladığın, yani saklamış olman gereken aslına bakarsın, şeyler, veriler, kişisel verilerin paylaşıldığı... Aman canım ne olacak? demeyin. Lütfen yani bu işi ciddiye alın. Ne olacağını bilemeyiz. Umarım tabii ki bir şey olmaz. Yani biz de öyle umut ederiz. Ama hem bir hukukçu olarak hem de bu tarz vakaları da çok takip eden ve gören bir kişi olarak tavsiyem mutlaka temkinli olmak lazım. Tabii temkinli olurken ne yapacağız? Siz sormadan oradan devam edeyim. İlk yapılması gereken şey, benim görüşüm, ilk yapılması gereken şey savcılığa ihbarda bulunmak. Bu ihbarda bulunacak olan kişiler kendisini ayırmasın. 2018'den öncesi veya 2018'den sonrası şusu busu fark etmez. İçişleri Bakanlığında, Göç İdaresi'nde berisi olan, şu an bile olmuş olabilir veya önce de olmuş olabilir, herkesin mutlaka bir savcılığa başvurması gerekiyor. Yani oradaki listeye bakmış, benim adım yok vs. dolaşan listeleri... Böyle düşünmeyin. Basının elinde geçmiş olan liste, tüm çalınmış olan verileri içermiyor olabilir. Farklı farklı mecralarca, farklı farklı kişilerce çalınmış, Veya asıl çalınan kişiden alınıp dezenformasyona maruz bırakılmış belgeler de olabilir bunlar. O yüzden onlarla kısıtlı düşünmemek lazım. Her ihtimal suç ihbarında bulunun. Kişisel verilerinin ihlal edildiğine dair, zaten Güç İdaresi'nin de bu konuyla ilgili bir araştırması var. Onu da ekine koyarsınız. Yani bireysel olarak bu suç duyurusunda bulunun. Bu neden? Çünkü yarın bir gün başınıza bir şey geldiğinde, birileri bu kişisel verilerle size bir ithamda bulunduğunda en azından yani ben böyle bir şey haber alır almaz savcılığa suç duyurusunda bulundum. Bu ilgili kişilerin yakalanması için gerekenin yapılmasını istedim dediğiniz zaman hiç olmazsa savunmanıza bu bir katkı oluyor. Yani masumiyetinize ilişkin bir katkı oluyor. Diyorlar ki yani bak suç işlemiş olsa kendisini ihbar etmez. Bu şekilde bir yöntem. Ben öneriyorum bu bir önlemdir her zaman. Ben de şahsen mesela benim de avukat kimlik bilgilerim kullanılarak Bir yerde bir satış yapılmaya çalışılmış. Birisi benim fotoğrafımı Facebook'tan almış, adamın soyadımı almış. Diğer bilgileri tutturamamış ama bir platformdan satış yapmaya çalışmış. İlk yaptığım şey direkt suç ihbarında bulunmak oldu. Yani suç ihbarında mutlaka bulunun. Çünkü suç ihbarında bulunmanızı gerektiren bir durum var. Yani göç idaresindeki kişisel verilerin çalındığı söyleniyor. Bununla ilgili haberler var ve göç idaresinin bir açıklaması var, bir soruşturması var. Dolayısıyla bu asılsız bir ihbar değildir. Veya yargıyı işte boşa şey yapmak değildir, meşgul etmek değildir. Yani böyle algılamayın. Bir şey çıkar çıkmaz vs. Ben bunu biraz daha kendinizi rahat hissetmeniz açısından önlem olarak öneriyorum. Bu birincisi, İkincisi mutlaka e-Devlet sistemine erişim var. Bu e-Devlet üzerinden çok sık olarak özellikle şeyleri kontrol etmeniz lazım. Sizin bilgilerinizle alınmış bir telefon hattı var mı? Veya yapılmış başka bir şeyler var mı? Bunları e-Devlet'e alabildiğiniz hizmetler üzerinden sizin üzerinizde ne var ne yok vesaire telefon hatalarını mesela görebiliyorsunuz. Bunları mutlaka kontrol edin. Varsa böyle bir şey yine onunla da ilgili olarak gerekli şikayetleri yapmakta fayda var. Kendinizi korumaya alacaksınız. Yani önce kendinizi korumaya alacaksınız, sonra profesyoneller sizi koruyacak. Çünkü hiç kendisini korumaya almamış bir kişinin savunmasını yapmak da kolay değil. Özellikle Suriye uyruklu bir kişinin veya yabancı uyruklu bir kişinin karşılaştığı ön yargılar vs. yargıda karşılaşabileceği zorluklar da malumumuz veya söz konusu olabilir. Münferit de olsa veya genele de yayasanız fark etmez ama dolayısıyla böyle bir durumdaysak çok daha, herkesten çok daha dikkatli, herkesten çok daha tedbirli olmakta fayda var. [00:19:44] Speaker B: Mesela ben gittim, soruşturma açtım, kendimi, içimi rahatlattım. Orada benim dosyam var. Ben geldiğimde mahkemede şeyimi verdiğimde diyeceğim ki ben dosyada açmıştım, kişisel verilerim zaten benim sızdırılmıştı. Ama ben mahkemeye alındım, dilim yok, avukata verecek param yok ya da herhangi bir, bu konuda hiçbir şey anlamıyorum, bilmiyorum. Orada avukat, ücretsiz bir şekilde avukat tayin edebiliyorlar mı? Bu konuda nasıl ilerlemeleri gerekiyor? Ya da dil konusunda ne yapacaklar daha sonrasında? Yani oraya gittikten sonra artık nasıl ilerliyor? [00:20:20] Speaker A: Bir kere tabii bu başvuru dil bilmeyenler için söylüyorum. Baroların mülteci hakları merkezleri var. Özellikle mesela ben Ankara Barosu mesup olduğum için biliyorum yakını. Ankara Barosu'da mülteci hakları merkezi var. Bu mülteci hakları merkezi bu tarz adli yardım konularında destek oluyorlar ve aynı zamanda Türkiye Barolar Birliği'nin de biz avukatlara ve dolayısıyla tabii ki başvuruculara sunmuş olduğu ücretsiz tercüme hizmeti var. Yani telefonla Türkiye Barolar Birliği'ni arıyoruz biz avukat olarak müvekkilimiz geldiğinde hoparlörden bu kişi bizim görüşmelerimizi dinleyerek orada çeviri yapabiliyor. Veya bu alanda çalışan meslektaşlarımız var yoğunlukla. Onların anlaşmalı olduğu yine tercümanlar olabiliyor. O kişiler yani özel olarak anlaştıkları kişiler olabiliyor. Bu kişilerle görüşme sağlayabiliyorlar. Dolayısıyla paralı veya parasız yani paralı olması durumunda tabii ki yine avukatlar bu iletişimi mutlaka kurabilir. Ama ücretsiz olması durumunda da yani adli yardım hizmetlerinden yararlanma mülteci hakları merkezleri üzerinden söylüyorum. yararlanma konusunda da yine tercüme hizmetleri olur. Aynı şekilde tabi ki özellikle ceza davası sanık olarak yargılandığı bir davada kendi dilinde savunma yapan kişinin mutlaka yanında bir kişi tercümanın olması gerekiyor. Yani o şekilde savunmasının alınması gerekiyor. Aksi halde yani o kişinin savunmasının herhangi bir değeri yok. Yani ceza anlamında bu kişiye ceza da verilemez. Çünkü sizi anlamadığı varsayılır ve kendini savunamadığı varsayılır. Bunlar zaten mecburi olarak yasal süreçlerde mahkemeler tarafından atanıyor tercümanlar. ve bu tercümanlar aracılığıyla yani savunmalar yapılabiliyor. Burada şeye dikkat etmekte fayda var bence. Tercüman ve avukat arasındaki iletişim de önemli. Çünkü şimdi şöyle tercüme sıkıntıları yaşanabiliyor. Yani Arapça bir Arapça değil sadece. Yani ben bunu Arapça bilmiyorum ama En azından mesleki olarak deneyimledik. Şimdi Suriye'nin farklı bölgelerinden gelen kişilerin farklı aksanları olabiliyor. Farklı kendini ifade ediş biçimleri olabiliyor. Farklı toplumsal durumlardan, olgulardan gelebiliyorlar. Ve buradaki tercümanın da yani bilgisi sınırlı olabiliyor. Çünkü bazı tercümanlar ne yazık ki kitabi bir bilgiye sahipler. Bu o şekilde öğrenmiş. Kimisi kendisi mesela Arap olduğu için belki ailesinden dolayı biliyor ama ailesinin bildiği Arapçayı biliyor. Dolayısıyla avukatın o tercümanla iletişimi, özellikle ceza davalarını bir ayrıntı olarak söylüyorum. Bence önemli. O kişiler arasında bir önceden görüşme yapılabilir veya kendinizin güvendiği veya avukatınızın güvendiği bir tercümanı da ceza dosyasına getirebilirsiniz, hayat kurtarabilir bu tavsiyem. Anlaşılmama orada var ve bundan dolayı mağdur olan, emin olun çok kişi var. Yani kendi yanlış çevirden dolayı tutuklanan, mağdur olan vesaire çok kişi var. Sonradan çevrilmesi de mümkün değil yani bu işlerin çok çok... Evet. [00:23:33] Speaker B: Artık karar alındıktan sonra onu yapacak hiçbir şey yok oluyor. Şimdi ben en son aslında kısa bir tecrübeniz varsa eğer bilgi almak istiyorum. Dolandırıcılık diyoruz çoğu zaman. Dolandırıcılıktan da korkuyoruz. Maddi, siz de söylediğiniz gibi. Telefonla aranabiliyor. Savcılıktan bilmem ne soruşmanız var, bilmem ne dosyanız var, bu dosyayı şu kadar lira şuraya yatırmanız lazım, bilgilerinizi şuraya paylaşmanız lazım gibi telefonlar, telefon bilgileri paylaşıldığı için bu kişilerin telefonlar alabilirler ki zaten normalde de bu bilgiler sızdırılmasın ve telefon numaralarımız maşallah her yerde olduğu için biz bile aramıyoruz bu durumda. Telefonla kişilere şu bilgiyi vermemiz gerekirse, telefonla kim ne ararsa ne sorabilir? Nasıl yani savcılık telefonla arayıp ya da polis telefonla arayıp sorabilir mi? [00:24:26] Speaker A: Şöyle, bunu biliyorsunuz yani bankalar soruyorlar bazı kişisel verileri ama bu kişisel verileri koruma kanunu çıktıktan sonra bu sorular yerine daha çok hani şifreli bazı şifrelere girmemizi, bizim kendimizin girmesini istiyorlar. Ne olursa olsun telefonda kimseye, polis de olsa, savcı da olsa kimseye bilgi vermeyin. Vermek zorunda da değilsiniz. Bir kere bunu bilirseniz başka bir şey düşünmenize gerek yok. Ki savcılıktan öyle kolay kolay kimseyi aramazlar. Yani çok böyle bir başka bir şey olacak ki öyle arayacaklar. Savcılık aramaz. Savcılık talimatı verir. Polise, polis ararsa ifadeye gel diye arar. Ama genelde de aramazlar ya işte aramaz da sizi tanıyorsa, sizi güveniyorsa ararlar. Evinize gelip ifade isteyebilir veya evinize bir tebligat bırakabilirler. Şu tarihte ifadeye gelin diye. Yani sizin polisle, savcılıkla iletişiminiz bu olur. Zaten Bir kere şunu düşünün, savcılıkta zaten tüm bilgileriniz var. Poliste de zaten tüm bilgileriniz var. Yani dolayısıyla sizden herhangi bir bilgi istemelerine gerek yok veya bunu teyit etmelerine gerek yok. Aynı şekilde bankalarda vesaire filan da öyle. Yani sizi aramadıkça, bilerek aramadıkça bazı numaraları, sizi arayan kişilere kim olursa olsun, yani korku altına almaya çalışabilirler, arkadan sesler gelebilir, orada bir tiyatro oynanıyor olabilir. Ne olursa olsun asla kişisel verilerinizi paylaşmayın. [00:26:01] Speaker B: Peki, benim birçok arkadaşım oldu. Mesajlar aldılar. 800'lü numaralardan ya da farklı numaralardan. İşte şu şu şu, ben avukatım. Şu dosyanız savcılıkta bulunuyor. Bunun için işte bilmem ne yapın hani gibi bir korku aslında. Bu mesajlarla nasıl? [00:26:21] Speaker A: Yalan. Bunlarla... Yani... görmezden gelerek mücadele edeceksiniz bu mesajlarla çünkü artık adını kullanmadıkları bir meslek grubu kalmadı. Şimdi güven uyandıran meslek gruplarının isimleri üzerinden gidildiği için yani işte polistir, savcıdır, avukattır. İnsanlarda hemen bir korku, bir telaş yaratabiliyorlar. Dolayısıyla bir kere hiçbir avukat vekaletinamesi olmadan sizin savcılıktaki dosyanızdaki kişisel verileri ulaşamaz. Ulaştıysa ve size mesaj attıysa zaten suç işlemiştir. Aynı zamanda onu paylaşan kişi de suç işlemiştir. Yani sizin savcılık dosyanızı hiçbir avukat göremez. Zaten görse de paylaşamaz. Dolayısıyla yani sizin hakkınızda şu var bu var bilmem ne, bir de hiçbir kamu görevlisi yani avukatlar dahil olmak üzere sizden de para isteyemez, kimse de istemez. Altın, para hiçbir şey istemez. Yani Türkiye'de böyle bir şey olmaz. Mümkün değil, olamaz. Dolayısıyla böyle şeyleri de kanmamak lazım. Dikkatli olmak lazım. Mesajları... Yani ben şöyle bakıyorum. Somut olarak bazı şeyleri görmeniz gerekiyor ki bir şeyler verin kendinizden. İkna olun. Çabuk ikna olmayın. Korkuya kapılmayın. mutlaka şunu yapın mesela panik mi oldunuz bir mesaj mı geldi mutlaka hemen reaksiyon vermeyin etrafınızdakilerle bir konuşun görüşün bir sakinleşin hani bizde şey deriz işte üzerine bir yatmak deriz ya o insanlardaki o paniği atmak için söylüyorum çünkü ben ne dersem diyeyim panik biraz bizim mantık mantığımızı devre dışı bırakan bir duygu ve ne kadar mantıklı olursak olalım, yani ne kadar eğitimli olursak olalım, bu tuzaklara düşebiliyoruz. Bu panik anında mutlaka yapmamız gereken etrafımızda konuşmak, tartışmak, onlara sormak, ne yapayım, ne edeyim, konuşurken konuşurken zaten neyin ne olduğu. konuşa konuşa ortaya çıkar. Asla kimse sizden hemen şunu hallet. Zaten bu dolandırıcı formülü olduğu gibi aynı zamanda biliyorsunuz yani pazarlama stratejisini de kullanarak yapıyorlar. Kapıda satış sistemi. Aceleye getirerek bir şeyleri yaptırmak, bir şeylere evet dedirtmek, sizin iradenizi zayıflatmak. Burada ben biraz daha kişisel dikkate davet ediyorum herkesi. [00:28:43] Speaker B: Yani tamamen inanmayın, hiçbir bilginizi paylaşmayın ve bu korkuya da katılmayın diyoruz. Şöyle bir bilgi verebilir misiniz peki? Herhangi bir davası varsa eğer, herhangi bir borçtan dolayı soruşturması varsa eğer, nereden kontrolünü yapabilir? [00:29:03] Speaker A: Şimdi şöyle, bizim tabii UYAP sistemi var biliyorsunuz. UYAP sistemi üzerinden hakkınızdaki soruşturmaları Öğrenebilmek için UYAP sistemi üzerinde bir şey yok şu an, bir paylaşım yok. Hakkınızda bir soruşturma varsa bu soruşturmayı adliyeye giderek oradaki savcılık birimlerinden, ön bürolarından size verilmiş numarayla, kimlik numarasıyla öğrenebiliyorsunuz. Yani bunu belli aralıklarla kontrol edebilirsiniz. Ve bunda da yani fayda da görüyorum. Yani şöyle bir fayda görüyorum hani sürekli haftada bir adliyeye gidip hakkımda bir şey var mı diye bakmanıza gerek yok elbette ama Yani üç ayda bir, dört ayda bir, yani işte ne kadar uygusu mutlaka özellikle böyle bir şüphe altındaysanız kontrol etmenizde fayda var. Çünkü şundan dolayı fayda var. Hakkınızda bir soruşturma açılmış olabilir. Bu asılsız bir soruşturma olabilir. Kimlik bilgileriniz kullanılmış olabilir. Ve ancak sizin adres bilginiz devletin elinde güncel olmayabilir ki bu durumlarda çok karşılaşabiliyoruz. Peki devlet size ulaşamayınca ne yapar? Hakkınızı arama kararı çıkartıyor. Sonra yakalama kararı çıkartıyor. Sonra bir yerden bir yere giderken ailenizle bir kontrole katıldığınız zaman veya bir otele girdiniz, otelde direkt emniyetle paylaşıldığı için kimlikliydiniz, sabaha karşı bir anda gözaltı işlemiyle karşılaşabilirsiniz ve ne olduğunu anlayabilirsiniz. Siz zaten anlayana kadar başınıza birçok şey gelebilir. Dolayısıyla savcılıklardan soruşturma konusunda özellikle cezai soruşturma konusunda savcılıklardan takip etmekte fayda var. Peki E-Devlet'ten bu soruşturmaları... E-Devlet'ten, mesela Vatandaş Uyap sistemi üzerinden kişiler aklarındaki icra davalarını, açılmış icra dosyalarını, hukuk davalarını, idari davalarını, kendi açmış oldukları hepsini ve evraklarını görüp indirebiliyorlar. Dolayısıyla ceza soruşturması dışında kalan Davalı olan her şey, davayla ilgili olan her şey veya icra hakkınızda bir icra vardır, birisi alacak için icraya vermiştir sizi. Bunları, bu UYAP üzerinden görülebiliyor bunlar. Evraklarıyla indirilebiliyor. [00:31:20] Speaker B: Çok teşekkür ediyorum yani bütün verdiğiniz bilgiler için. Biraz sizi yorduk. Çok detaylı bir konuydu. Hatta konuşmadığımız belki birçok şey var ama genel olarak bilgiyi verdik. Hani bu spesifik olarak bu konu hakkında, endişelenip endişelenmeme hakkında. Çok derin bir konu. İnsanların biraz kendisi araştırıp, biraz kendisi de bu konu hakkında bilgi edilmesi gerekiyor aslında. [00:31:45] Speaker A: Evet yani her şeyi tabi işte Youtube'dan izleriz veya bilgi sahibi oluruz, fikir sahibi oluruz. Ama sadece tek bir yerle bağlı kalmamak lazım. Bu alanda çalışan birçok kişi var, çok uzman olan. Hem meslektaşlar var hem alanda çalışan diğer profesyoneller var. Mutlaka bir genel araştırma bu tecrübeyi yaşamış olan insanlara bir sormak. Bunlar gerekir. Yani çünkü herkesin somut durumu farklıdır. Bizim burada anlattığımız şeyler biraz daha genel konular. Sizin somut durumunuza uymayabilir. Dolayısıyla bunu bir hukuki görüş veya danışmanlık gibi düşünmeyin lütfen. Zaten böyle bir şey yapamam. Bunu bir fikir edinmek olarak düşünün. Bir yol haritası, bir rehber olarak düşünün. Son olarak eğer şey varsa benim de çok önem verdiğim sonunda bu TCK122 diye değinmek istiyorum. Çok kısa ayrımcılık suçu. O önemli bir konu. Çünkü başınıza gelirse bile, hani önlemi konuştuk da, bir de başınıza bir şeyler gelirse ne yapacaksınız? Mutlaka TCK122 işletmek lazım. ayrımcılık suçu, Türk Ceza Kanunu'nun da 122. maddesinde düzenlenmiş. Bu veriler sebebiyle ayrımcılık suçuna maruz kaldığınızı düşünüyorsanız aynı şekilde savcılığa mutlaka ihbarınızı yapın, savcılıkta bu kayıt bulunsun, dursun. Çünkü bu kadar meşrulaştırılması beni çok tedirgin ediyor açıkçası. Yani bu kadar böyle rahat olunması medyada, siyaset ayağında, işte sivil toplum ayağında hangi kesim olursa olsun bir de yani duyarlı bir kesim de kalmadı. Yani herkes bu akıma bir kapıldı. Dolayısıyla bu iklim beni biraz rahatsız ediyor veya kaygılandırıyor. Önlemlerimizi alalım ama başımıza bir şey geldiği zaman da hak arama konusunda da bence o psikolojik bariyerler olmasın. Hakkınızı aramadığınız için bazı sonuçlar alınamıyor. İnsanlar hakkını aramadığı için ben bunu birçok gruba anlatıyorum. Yani birlikte çalıştığım yıllardır, birlikte çalıştığım herkese söylüyorum. kamu kurumlarıyla konuştuğum zaman mesela kamu denetçiliği kurumu bir yuvarlak masa toplantısında bir konu söylemeyeyim bu konuyla alakalı niye hiçbir olumlu kararınız yok sorusu yöneltildiğinde bize hiç başvuru olmadı dediler. o kadar sivil toplum o kadar tartışmış ki o konuyu yani yıllarca tartışmışlar şöyle yapılıyor böyle yapılıyor ve sürekli serzeniş işte yargı işte şey yapmıyor kimse müdahale kimse başvurmamış. Yani şöyle başvuralım, reddetsinler, o zaman hiç olmazsa yapılmıyor deriz değil mi? Yani ben o psikolojik bariyerleri ya benim hakkımı savunmaz Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türkiye Cumhuriyeti Yargısı demeyin. Türkiye Cumhuriyeti Yargısı her şeyden üstündür, büyüktür, güçlüdür, inanın gerçekten bu böyle. Siz başvurularınızı yapın. münferit olaylar olabilir, kötü bir savcıya denk gelirsiniz, o olur bu olur ama yani başınızda bir olay geldiği zaman ayrımcılıkla alakalı mutlaka bu başvuruyu yapmakta. Diğerleri de artık biraz böyle şey, ya biz ne yapıyoruz noktasına getirmekte biraz bu konuları da dengelemekte bence fayda var. Herkesin yararına bence bu. [00:34:59] Speaker B: Valla benim için de sizinle konuşmak, bu bilgileri almak kendim için de aynı zamanda öyle oldu. Çünkü bizim için de her şey bu. Anlattıklarınızın tümü bizim için de geçerli artık dönemimizde. Özellikle dijital dünya bu kadar büyümüş ve dolandırıcılık bu kadar artmışken çok çok teşekkür ederim. Dilinize, emeğinize sağlık. [00:35:18] Speaker A: Estağfurullah, benim için keyifli. [00:35:36] Speaker B: Sınır Etkisi programını Apple Podcast, Google Podcast, Spotify, Stitcher, SoundCloud platformları üzerinden dinleyebilir ve konu hakkındaki görüşlerinizi bize iletebilirsiniz.

Other Episodes

Episode 3

March 03, 2022 00:10:22
Episode Cover

Savaş | Sınır Etkisi

Geçtiğimiz günlerde Rusya’nın Ukrayna’ya saldırılarının sonucunda göç eden Ukraynalı halkın bu saatten sonra mülteci olarak adlandırılmasında gördüğümüz gibi , mültecilik dil din ırk milliyet...

Listen

Episode 80

July 20, 2023 00:36:29
Episode Cover

Spor İle Entegrasyon | Teakwando Şampiyonu Mehmet Kani Polat | Sınır Etkisi

Sınır Etkisi programının bu bölümünde sporun birleştiriciliğini ve aynı zamanda sporun ülkemizde yaşamını sürdüren göçmen gençlerin entegre olabilmesine ne derece yardımcı olduğunu konuştuk. ”Şampiyon”...

Listen

Episode 162

May 08, 2025 00:08:12
Episode Cover

Myanmar’da Sessiz Soykırım – Rohingyaların Hikayesi | Sınır Etkisi

Dünya susarken, bir halk yok ediliyor.Sınır Etkisi programında bu bölüm, Myanmar’da Rohingya Müslümanlarına yönelik sistematik zulmü, etnik temizliği ve hâlâ devam eden insanlık suçlarını...

Listen