Episode Transcript
[00:00:00] Bir çocuğun ölümü, bir insanlığın sessiz çığlığıdır.
[00:00:05] Sınır etkisinden sesimizi duyurabildiğimiz herkese merhabalar. Ben Kader.
[00:00:38] Bugün Gaziantep'te yaşanan korkunç bir olay üzerine konuşacağız.
[00:00:42] Ama bu sadece bir olay değil, toplumsal bir yara, psikolojik bir felaket, felsefi bir soru ve belki de hepimizin içinde yankılanması gereken bir uyanış.
[00:00:56] Bir çocuk öldü.
[00:00:58] Öldürüldü.
[00:00:59] Katil Suriyeli sandım dedi. Bu basit, soğuk cümle adalet, ahlak ve insanlık adına içimizde onlarca soru uyandırıyor. Peki, bir hayatın bu kadar kolay harcanabildiği bu dünyada sessiz kalabilir miyiz? 10 yaşında bir çocuk. Arkadaşlarıyla oyun oynarken hayatı ellerinin arasından kaydı gitti.
[00:01:26] Neden mi? Bir adam onun yaptığı gürültüden rahatsız oldu.
[00:01:31] Gürültüden. Çocuk gürültüsünden.
[00:01:35] Elinde bir pompalı tüfekle dışarı çıktı ve ateş etti.
[00:01:40] Mahkemeye geldiğinde ise açıklaması şu oldu.
[00:01:44] Ben çocuğu Suriyeli sandım.
[00:01:47] Ya bir düşünün, bu cümle bir cinayeti meşru kılabilir mi? Bu cümle bir çocuğun hayatını geri getirebilir mi? Hayır, hayır ve hayır. Ama diğer taraftan bu cümle bizim toplum olarak yüzleşmemiz gereken büyük bir problemi işaret eder. Ötekileştirme ve nefretin normalleşmesi.
[00:02:09] Sanırım mahkemedekiler katili dinlerken kanları donmuştur.
[00:02:13] Çünkü katilin sözlerinde akıl almaz gerçekler duyuyorsunuz. Diyor ki, pandemi sırasında hasta oldum, aşı oldum ve sonrasında dilim peltekleşti. Çocuklar da benimle dalga geçmeye başladı. Onların Türk olabileceğini düşünmedim. Türk çocuklarının bu kadar terbiyesiz olabileceğini düşünmedim.
[00:02:34] Değil mi Suriyeliler terbiyesiz olurdu?
[00:02:40] Bu sözler yalnızca bir savunma değil, aynı zamanda toplumsal bir ayna. Bu aynada ırkçılık, öfke ve empati yoksunluğunun ne kadar derinleştiğini görüyoruz.
[00:02:52] İşte bu noktada sormamız gereken soru şu.
[00:02:55] Bir insan başka bir insanı nasıl bu kadar kolay öteki olarak görebiliyor, öteki olarak adlandırabiliyor?
[00:03:12] Psikologlar ötekileştirmenin aslında bir savunma mekanizması olduğunu söylüyorlar. İnsan kendini tehdit altında hissettiğinde biz ve onlar şeklinde gruplar oluşturuyorlar.
[00:03:24] İşte bu gruplar bir yandan güvenlik hissini arttırırken diğer yandan da insanlığın içindeki empatiyi öldürüyor.
[00:03:34] Çünkü birini onlar olarak etiketlediğinizde onu artık bir insan olarak görmekten vazgeçersiniz.
[00:03:42] İşte bu yüzden bu cinayeti işleyen kişi bu kadar rahat bir şekilde Suriyeli sandım kelimesini ağzından dökebiliyor. Çünkü bu söylem toplumdaki nefretin, empatiğin nasıl bir şekilde böyle boğduğunu kaybettiğinin bir sonucu bir göstergesi. Ve asıl acı da şu, bu söylem pek çok insana normal geliyor. Sanki Suriyeli olmak ölümü haklı çıkaran bir gerekçeymiş gibi görülüyor.
[00:04:12] Adalet...
[00:04:14] Felsefeciler adaleti genellikle herkes için eşit ve tarafsız bir sistem olarak tanımlıyorlar.
[00:04:21] Hadi bu olayda soralım, her olayda sorduğumuz gibi.
[00:04:25] Adalet nerede?
[00:04:26] Bir düşünün.
[00:04:28] Bu adam mahkemede Suriyeli sandım dediğinde toplumun bir kısmı bunu mazur görebiliyor. Bu maruz görme mantığı ne anlama geliyor? Eğer gerçekten Suriyeli bir çocuk olsaydı bu cinayet daha az mı korkunç olacaktı? Daha az mı üzecekti bizi?
[00:04:45] Evet toplumun bir kesmini maalesef ki öyle. Daha az üzecekti. Bu noktada da karşımıza felsefi bir soru çıkıyor. Irk, kimlik ya da vatandaşlık bir insanın hayatını daha az değerli yapabilir mi?
[00:05:00] günümüzde insan hakları savuncularının en çok sorduğu sorulardan biri.
[00:05:05] Filistin'de, Suriye'de, Ukrayna'da, dünyanın her bir noktasında yaşanan savaşlarda ölümün maruz kılındığı toplumlar karşısında vatandaşlığı, kimliği, ırkı şuysa ölüm ona hak mı diye soruluyor.
[00:05:22] Bu sorunun cevabını hepimiz biliyoruz, hiç kimse inkar edemez.
[00:05:26] Hayır, hiçbir insanın hayatı, ırkıyla, kimliğiyle, vatandaşlığıyla daha az değerli değildir.
[00:05:35] Ama bu soruyu gelin ki toplumlara soralım, aldığımız cevaplar, ırkçılığın insanlık adına ne kadar büyük bir tehdit olduğunu gösteriyor.
[00:05:44] Bir durun hayal edin, bu çocuk sizin çocuğunuz olsaydı, Onu kaybettikten sonra size ama Suriyeli sandım deselerdi, ne hissederdiniz?
[00:05:54] Hangi söz, hangi mazeret sizin acınızı hafifletebilirdi? Şapkamızı önümüze koyalım.
[00:06:02] Bu olaydan öğrenmemiz gereken o kadar çok şey var ki, o bahsettiğimiz ırkçılık sadece bir kişiyi değil, bir toplumu çürütüyor. Bugün bir çocuğu Suriyeli olduğu gerekçesiyle öldüren zihniyet, yarın sizi başka bir nedenle hedef alabilir. Çünkü bu nefretin sınırı yok, bu nefretin ucu bucağı yok.
[00:06:23] İşte bu yüzden, bu çürümenin önüne geçmek için empatiyi hep birlikte toplum olarak inşa etmeliyiz yeniden. Çocuklarımıza sevgiyi, hoşgörüyü öğretmeliyiz mesela. Irkı, dini, dili, vatandaşlığı… Bu ayrımları yapmadan çocuklarımızla iletişime geçmeliyiz ya da arkadaşlarımızla iletişime geçmeliyiz. Artık bu ayrımı yapmak normalleşmekten çıkmalı. Bu ayrımı yapan insana Farklı gözlerle bakmalıyız mesela. Neden çocuklar diyorum biliyor musunuz? Çünkü nefret öğrenilen bir davranış. Çocukluğunda nefreti öğrenmemiş bir insanın ne kadar kimlik, dil, din, ırk deseniz de o sadece empati kurmayı tercih eder. Nefreti tanımaz.
[00:07:07] Nefret öğrenilebildiği gibi empati kurmak da öğrenilebilir inanın.
[00:07:12] Ve bu toplum çürümesini empatiyi öğrenerek veya öğreterek durdurabiliriz.
[00:07:19] Bir çocuğun ölümü sadece bir olay değil, bir uyarıdır demiştik. Bu uyarıyı dinlemezsek bir sonraki çığlık daha da yüksek olabilir.
[00:07:28] Unutmayalım. Irk, dil, din bunların ötesinde hepimiz insanız. Ve insanlık o kadar değerli bir şey ki bu nefretin çukurunda kaybolması hepimizin canını yakar.
[00:07:42] Bugün bir çocuğun sessiz çığlığını duyduk. Peki bu çığlık bizde bir fark yaratacak mı?
[00:07:48] Karar sizin.
[00:07:52] Sınır Etkisi'ni dinlediniz. Bizi nereden, hangi zaman diliminde dinliyorsunuz? Hepinize günaydın, iyi günler, iyi akşamlar ve iyi geceler diliyorum.
[00:08:10] Sınır Etkisi programını Apple Podcast, Google Podcast, Spotify, Stitcher, SoundCloud platformları üzerinden dinleyebilir ve konu hakkındaki görüşlerinizi bize iletebilirsiniz.