Sınırdan Geçiş | Sınır Etkisi

Episode 2 February 24, 2022 00:12:40
Sınırdan Geçiş | Sınır Etkisi
Sınır Etkisi
Sınırdan Geçiş | Sınır Etkisi

Feb 24 2022 | 00:12:40

/

Show Notes

İnsanın duygularının, düşüncelerinin ve davranışlarının sınırlarını tayin eden nedir?  Sadece aklı mıdır? Yoksa insan akıldan daha fazlası mıdır? Hadi hep beraber bu soruların cevaplarına bakalım. Sınır Etkisi’nin bu haftaki bölümünde insanla bağı kopamayan göç olayını konuştuk. Başlayalım o zaman.!   https://episodes.castos.com/6019af24a19d28-31318580/30aa7f84-bd18-413e-a55f-c1ea86c80a86-S-n-rdan-Gec-is-.mp3 Enab Baladi عنب بلدي بودكاست · Sınırdan Geçiş | [...]
View Full Transcript

Episode Transcript

Bilinç oluşmaya başladığı andan itibaren inşa edilen sınırlar, bazen gerçek bir koruyucu, bazen de bir hapishaneye dönüşebilmekte. Koruyucu olduğu sürece insanı ileriye taşıyan sınırlar, bir tutsaklığa dönüşmeye başladığında ise, insanı yok eden bir mekanizma olur. O nedenle hem insanın kendisi, hem de kendi dışındaki dünyaya karşı koyduğu ‘sınır’ lar, onun yaşam kalitesini belirliyor. Enab Baladi ile yürüttüğümüz sınır etkisi programından sesimizi duyura bildiğimiz herkese merhabalar ben Kader. Bu bölümde sizinle sınırlar hakkında ve ilk bölüm giriş yapmış olduğumuz göç konusunu konuşacağız. insanın duygularının, düşüncelerinin ve davranışlarının sınırlarını tayin eden nedir? sadece aklı mıdır? Yoksa insan akıldan daha fazlası mıdır? Bir yönüyle fizyolojik ve psikolojik, diğer yönüyle sosyolojik ve politik aynı zamanda da ekonomik bir varlık olan insan, sadece düşünen değil bununla beraber eyleyen, hisseden, inanan, rasyonel olduğu kadar irrasyonel tarafları da olan, travmalarıyla ve bilinç dışı tutumlarıyla birlikte ele alınması gereken kompleks bir varlıktır… İnsan, bu kendine has niteliklerle varoluşunu belirleyerek, kimliğini inşa eder ve böylece kendini diğer kimliklerden ayırt eden sınırı çizer. Fakat bu sınırı çizecek olan, yine akıldır. Şeylerle ve kişilerle olan ilişkilerimiz, bilincimizin onlardan gelen verileri, onların anlatmak istedikleri gibi değil de kendi algısına göre kavraması sebebiyle, sınırlı bir ilişkidir. Bunun sonucu, anlaşamamak olduğundan, barış, hayata geçirilmesi en zor kavramlardan biri haline gelmiştir. Ne var ki uzlaşmak, bilimsel buluşlar sayesinde farklı gezegenlere yerleşmenin mümkün olduğu bir uygarlık düzeyine gelmekle dahi ulaşılabilecek bir olgu değildir. Çünkü henüz anlayıştan doğan tin gelişmeden, bilimden doğan teknolojinin gelişmesi, sadece hali hazırda var olan savaşların boyut değiştirerek, yıldız savaşlarına dönüşmesini sağlayabilir ki bu gelişme, bir gerilemenin de başlangıcı olabilir. Nitekim canlılar üzerindeki tehditlerin ve tahribatların önünü açmakta olan bilimsel buluşlar ve teknolojik gelişmeler, bugün bile insanlığın taş taş üstünde bırakmadan kendi kendisini yok etmesini ve yeniden primitif bir yaşama yani mağara dönemine geri dönmesini sağlayacak yeterliliktedir. Bütün bunların önüne geçerek, insanların kendi aralarında uzlaşmalarını sağlayacak olan yegane gelişme, bilincin gelişmesidir.. biz insanların duyguları ve davranışlarının sınırlarını konustuk peki ya bizim için hayatımızın tamamını kaplayan zaman ? zaman kavramında sınır nedir ; şimdi, geçmiş ile gelecek arasında bir sınırdır. Çünkü ancak şimdiden öncesi ezelî ve şimdiden sonrası ebedîdir. Fakat reel olarak insan daima şimdide olduğu için geçmişi ancak hafızasında, geleceği ise hayallerinde ve projelerinde yaşayabilir. Sınır kavramını coğrafi açıdan ele aldığımızda, henüz Kâinat’a bir sınır konulamasa da, içinde yer alan her gezegen gibi dünyamızın da bir sınırı olduğunu görürüz. Ne var ki insan dünyanın birliğini ve bütünlüğünü koruyan bu fizikî sınırları, savaşlarla ve gasplarla 194 eşitsiz parçaya bölerek, ona bir de siyasi sınırlar çizmiştir. İnsanın koyduğu bu sınırları savaşlarla ihlâl etmesinin sebebi, içgüdülerine bir sınır koyamamasıdır. Hak ve hukuk tanımadan ölçüsüz arzularının peşinden koşan ve onları elde etmekte sınır tanımayan birinin gasp ettiği haklar ve ihlâl ettiği sınırlar, toplumda nice maddi ve manevi kayıplara yol açar. işte bu maddi ve manevi kayıpların yaşandığı durumlardan biri de ilk bölümde bahsettiğimiz göç olayıdır. GÖÇ NEDİR? Göç, insanlık tarihi kadar eskidir. Dünyada savaşlar, sürgünler, açlık, işsizlik, geçim sıkıntısı gibi sebeplerle yüzyıllardır devam eden bir sosyal hareketlilik vardır. Barış, demokrasi, insan hakları, fikir özgürlüğü, gelir dağılımı, istihdam, ücretler gibi insan hayatını kuşatan bütün alanlarda; yerel, ulusal veya uluslararası ölçekte adil bir paylaşımın sağlanması çok zor olduğu için bu göçler bundan sonra da devam edecektir. Ayrıca kuşların, balıkların ve bazı hayvan türlerinin, belli mevsimlerde dünyanın çeşitli yerlerine gitmeleri de göç adıyla anılır. Tabiki biz bunu değil insan göçünü konuşacağız. İnsanların göçü hayvanlarınki kadar masum görünmüyor maalesef. İnsanlar; bireysel veya kitlesel bir biçimde, zorunlu veya gönüllü olarak, yaşadıkları yerin idari sınırdan ayrılarak, başka bir idari sınırdaki yerleşim yerine, çeşitli sosyal sonuçlar doğuracak biçimde göç etmektedir. İnsanlar bazen çalışmak, iş aramak ve daha konforlu bir hayat sürebilmek için gönüllü olarak doğup büyüdükleri yerlerden ayrılırken bazen de savaşlar, baskılar, sürgünler veya doğal afetler gibi zorunlu sebeplerle yaşadıkları yerlerden göç etmektedir. Birey ve topluluk açısından göç mekansal bir değişikliğe karşılık gelmekle birlikte, anlam ve değer dünyasının da değişim ve dönüşüm yaşamasına da neden olmaktadır. Eee tabi bu değişim ve dönüşümden terk edilen ve yerleşilen yeni mekanla birlikte, bu mekandaki insanlar ve insana dair olan ne varsa onlar da nasibini alır. peki bu çerçevede göçmen, yaysa dışı göçmen, göçmen kaçakçılığı, mülteci, sığınmacı Yasal olarak bulunduğu ülkeyi -çoğunlukla ekonomik nedenlerden dolayı isteği doğrultusunda terk ederek diğer ülkeye yasal yollardan (yetkililerin izniyle) giriş yapıp yasalar çerçevesinde o ülkede yaşayan bireye göçmen adı verilir. Bireyin (göçmenin) yasal olarak bulunduğu ülkeyi terk ederek diğer ülkeye yasa dışı yollardan girmesi ya da yasal yollardan girmesine karşın süresi içerisinde girdiği ülkeyi terk etmeyerek o ülkede yaşamaya / çalışmaya devam etmesi yasa dışı göç şeklinde ifade edilebilir. Yasa dışı göçü gerçekleştiren kişiye ise yasa dışı göçmen adı verilir. Maddi çıkarlar karşılığında yasa dışı göçmenlerin ülkeye giriş ya da çıkışlarının sağlanması ise göçmen kaçakçılığı olarak ifade edilmektedir. Herhangi bir nedenden dolayı zulme uğrayacağı ya da ölebileceğinden korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan, ülkesine dönmek istemeyen kişiler mülteci olarak kabul edilmektedir. Ülkesini terk ederek, mülteci olduğu iddiasıyla bir başka ülkeye sığınan fakat henüz mülteci olup olmadığı hakkında yetkili merciler tarafından karar verilmemiş kimseler ise sığınmacı şeklinde ifade edilmektedir. Bir mülteci ya da sığınmacının ülkesi dışında başka ülkeye yasal ya da yasa dışı yollar ile gitmesi fiili ise iltica (sığınma, asylum) olarak isimlendirilir. Yasa dışı göçmen için gittiği ülkede kendisi için koruma tedbiri alınmazken; mülteci ve sığınmacılar için gittikleri ülkede kendileri için koruma tedbirleri alınır. Aynı zamanda yasa dışı göçmen hakkında idari açıdan sadece geri gönderilme işlemi yapılırken; mülteciler ve sığınmacılar için ise geri gönderilme, toplumsal uyumun sağlanması ya da üçüncü ülkeye yerleştirme gibi idari işlemlerden biri uygulanır. İşte sınırların ınsan üzerinde yarattığı etki.. Bireylere göç türlerine göre mülteci, sığınmacı, iltica gibi isimlendirmeler yapılıyor. Birgün bana birey muamelesi değil mülteci ismi verilerek benim seçmediğim ve tercih etmediğim yol üzerinden muamele yapılabileceği aklıma geliyor bütün bu olanları ve olabilecekleri düşünürken.. Yasa dışı göç, insan kaçakçılığı ve insan ticareti gibi örgütlü suçlar günümüzde sadece bir ya da birkaç devleti ilgilendiren bir olay olmaktan çıkmış ve neredeyse tüm ülkeleri ilgilendiren bir olguya dönüşmüştür. Uluslararası göç ile devletlerin siyasi istikrarının, demografik güvenliğinin, kültürel kimliğinin, sosyal güvenlik sisteminin, kültürel özelliklerinin olumsuz etkilendiği bilinen bir gerçektir. Toplumsal değişimin temel olgusu olan göçler, Türkiye'nin toplumsal yapısını anlamamız için de üzerinde hassasiyetle durmamız gereken bir konudur. Anadolu, yüzyıllardır farklı toplumsal ve etnik grupların birlikte yaşadığı, savaşlar, mübadeleler, sürgünlerle içeriye ve dışarıya göçlerin eksik olmadığı bir ülke, coğrafya olmuştur. Artık göç, sadece akademisyenlerin veya bu alanda çalışan uzman kişilerin değil, sıradan insanların da gündelik hayatında karşılığı olan bir konudur Dünyada yaşanan savaşlar, adaletsiz gelir dağılımı ve insanların 'daha huzurlu bir yerde yaşama isteği' olduğu sürece göçler, gündemimizdeki yerini korumaya devam edecek, araştırma yapma ve bilgi üretme gerekliliği de hep olacaktır. Barış ancak, kendi bilincimizin sınırlarını, diğer bilinçlerin anlayışlarına vize verip açtığımızda; farklı kültürlere, dinlere ve inanışlara serbest dolaşım hakkını yani kendini ifade etme özgürlüğünü tanıdığımızda; iç dünyamızı zenginleştiren ürünleri gümrükte bekletmeyi bıraktığımızda yani bilime ve sanata uyguladığımız ambargoları kaldırdığımızda gerçekleşebilir. Çünkü ancak, kendini başkası üzerinden tanıyabileceğini bilen bir bilinç, farklılıkları tehdit olarak algılamaktan vazgeçebilir ve barışın yolunu açabilir. Farklı yaşantılar, kültürler, inanışlar ve düşünceler kendi anlayış sınırlarımızı aştığında, bunun çaresini onları yok etmekte buluyorsak eğer, anlayışımız kendi karşıtına tahammül edemeyecek denli dar sınırlar içinde sıkışıp kalmış demektir. Kendimizi bu dar sınırların içerisinde sıkıştırmamamız umuduyla.. Bizi hangi zaman diliminde dinliyorsanız hepinize günaydın, iyi günler, iyi akşamlar ve iyi geceler diliyorum..

Other Episodes

Episode 4

March 10, 2022 00:17:01
Episode Cover

Sosyal Uyum | Sınır Etkisi

Enab Baladi’nin ‘’Sınır Etkisi’’ programında geçtiğimiz bölümde kimlikten bahsettik.. Bu bölümde programın asıl amacına giriş yapacağız. Yanlışla mücadelenin iki temel amacı var. Bunlardan biri...

Listen

Episode 148

November 07, 2024 00:09:01
Episode Cover

Nomadland: Modern Göçebelerin Hikayesi | Sınır Etkisi

Chloe Zhao’nun yönetmenliğini üstlendiği, Oscar ödüllü Nomadland, yalnızca sinematografik bir başyapıt değil, aynı zamanda Amerika’daki ekonomik krizlerin insan hayatına nasıl dokunduğunu anlatan güçlü bir...

Listen

Episode 26

August 11, 2022 00:12:18
Episode Cover

Sosyal Medya | Sınır Etkisi

2017 yılının başlarında, dünya nüfusunun yarısından fazlası interneti kullanıyordu. Küresel kullanıcı sayısı 2018’in başlarında 4 milyar sınırını geçti, en son araştırmalarda  dünyadaki internet kullanıcılarının...

Listen